Menu
ÖLÜM BURADA
Öykü • ÖLÜM BURADA

ÖLÜM BURADA

Yüreğimin büklümleri bazen birbirine yapışır.Koparır atarım.”
Wittgenstein.
Görecek gözüm yok benim. Ne gördüklerimi taşıyacak aklım; ne de, ne demek diye sorulmayacak şeylerin varlığını algılayacak idrakim.
Sustum.
Bu hapisliğe yıllarca sabrettim.
Tanrı’ dan güç istedim. Onun en iyi vekil olduğunu bildim sadece. Sadece dilimde adını gezdirdim.
Şimdi, burada, dört duvar arasında hayatımda neleri eskittiğimi düşünüyorum sessizce. Sıradan bir hayatın beni cezbetmesini sağlayacak şeyleri nasıl kaybettiğimi de.
Dünyaya düşüldüğünü öğrendiğim günden beri, insanın ne kadar alçalırsa alçalsın bir umudunun olduğuna tutundum.
Sıkıca umuda tutunarak ayakta kaldım.
Rüyalar / şehirler / bedenler
Geride kalan sevgililer… / Ah insan….
Nereye gidiyoruz böyle? Ben nereye gidiyorum.
Görecek gözüm olsun. Göreceklerimi taşıyacak aklım ve kendime bakabileyim. Bunun için , bunu öğrenmek için yıllarımı bu dört duvar arasında geçirmek mecburiyetinde miydim? Ama hepimiz, sen, ben, onlar, içimize düşüp bedbaht olmaya mahkum değil miyiz zaten.
Kararsızlığım, düzensizliğim, yenilmiş ve yılmış halim, bu garipliğim ve yalnızlığım, arayışlarımı, buluşlarımı, farkındalıklarımı, size mi borçluyum?
Bu hapislik benim rüya defterimi yarım bırakmama yetmedi.
Benim de düşlerim var eskisi gibi.
Ölüm korkularım da..
Yarım kalmış aşklarım da…
Daha dün gece rüyama gelen sen değil miydin? Ebediyete kadar dostluğumuzun süreceğine yemin eden, her mektup sonunda olduğu gibi muhabbetle iki gözüm , selametle diyen , sen değil miydin?
Haklısın sevgilim, Allah’ın dediği olur.
Hayalimin gölgesinden kurtulmak için silkindim; uyanır uyanmaz sığınak aradım. Gölgeler yol gösterir bunu biliyorum. Eteğine yapışacak bi arife sığınmak gerekir. Eyvallah.
Dudaklarımda tebessüm var .
Ölüme hiç bu kadar yakın olmamıştım. Sahi ölüme yakın olmak nasıl bir şeydir? Ya hayata yakın olmak, hayata tutunmak nasıl bir şeydir?
Ve sen Zozan.
Alkolün pençesinde misin hala? Bedeninin özgür kalacağına inanarak içtin yıllarca. Beyin hücrelerin ölürken sahiden özgür kaldın mı bari? Ben seni tanımıyorum. Ne şimdi ne de dün….
Ne de yarın seni tanıyacağım. Zaten hangimiz bir diğerini tamamen tanır ki?
Artık hiçbir şeye şaşırmıyorum Zozan?
Kimse beni şaşırtmıyor. Yani sen şimdi kalkıp gelsen ve içki şişelerini kırdığını söylesen; kırdıklarını toplamaya çalıştığını itiraf etsen, gözyaşı döksen, hıçkırıklara boğulsan şaşırmayacağım.
Çünkü artık biliyorum.
İNSAN BİLDİKLERİNİ YAŞAYABİLİR SADECE
Sen kimsen o olacaksın Zozan ve öylece kalacaksın. Aşk ve suç peşini bırakmayacak. İçki şişelerini yuvarlarken gözlerini kapadığın ne varsa senin peşini bırakmayacak.
Yaşlanıyorum Zozan, hayatı kabul etmek artık daha güç. Şimdi bir yolculuk var içimde. Ve işte ÖLÜM BURADA.
Kulağım Nesimi’de…
‘’ Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi,
Gah inerim yeryüzüne alem seyreder beni.’’
- Ruhum özgür kalacak –
Ya Zozan, seninle dinlerdik bu türküyü en çok, sesini kalınlaştırarak türküye katılırdın tam da burasından,
/hoş olayım olmayayım/ o yar benim kime ne?/
‘’Hoş olayım olmayayım/ o yar benim kime ne?’’
Evet Zozan, biliyorsun o yar benim. Kime ne. Onun olmadığı sabahlar, akşamlar, yürüyüşler yarım hala…
Eksik bir şey var hayatımda…
Ölüm burada.
Ölüm burada
Bunlar son sözlerim olmalı…
Onsuz boşlukları hiç dolduramadım
Ama dürüst bir hayat yaşadım denilebilir.
Burada yaşadığım yıllar beni çürüttü. Her şeyden uzaklaştım ama ona yaklaştım. Gözüm açık değil . biliyorum her nefis ölümü tadıcı. Ama yine de,
‘’Rabbim beni yalnız bırakma.’’
Korkuyorum. Ölüm tadı. Bu imtihan dünyasından sana dönüş.
HERŞEY MÜMKÜNDÜR.
Anladım Allah’ım.
Üç rengim var şimdi benim.
Siyah, hayatım oldu, üzgünüm.
Mavi, umutlarım ve senin merhametinin tecellici.
Beyaz, kefenim benimmm.
Kapındayım..
Geliyorum…
Sahip olduklarım
Yaptıklarım
İnancım
Senden başka ve gayrı değilim Allah2ım
Başlayan her şey biter..
Biliyorum Allah’ım.
Hu…..