Tahta çocuk Pinokyo’dan robot çocuk David’e “Gerçeklik” kurgusu...
Hemen hemen hepimiz çocukluğumuzun masal kahramanı Pinokyo’yu hatırlarız sanırım.Hani şu yalan söylediğinde burnu uzayan tahta çocuktan bahsediyorum.
Küçük çocuklara arkadaş olsun diye kuklalar yapan Gepetto Usta bir gün bir arkadaşının getirdiği gülüp ağlayabilen özel bir kütüğü biçimlendirir ve adını “Pinokyo” koyar. Pinokyo zamanla Gepetto Usta için hem bir evlat hem de bir arkadaş olmuştur. Fakat Pinokyo zamanla içine atıldığı maceralarında ihtirasları, bencillikleri, doyumsuzluk ve yaramazlıklarıyla Gepetto Ustayı hem hayal kırıklığına uğratmış hem de O’nun başına türlü türlü dertler açmıştır.
Neyseki Pinokyo bu yaramazlıkları sonunda, söylediği yalanlarla o tahta burnunun uzaması onun pişmanlık duyması ve iyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı öğrenmesini sağlamıştır.Pinokyo belli bir zaman sonra artık gerçek bir çocuk olmak ister ve Mavi Peri’den kendisini gerçek bir çocuğa çevirmesini diler. Tıpkı bir robot çocuk olan David gibi...Ama David Pinokyo kadar şanslı değildir. Evet Pinokyo Mavi Peri sayesinde tüm bu hırslarından, bencillliklerinden ve yaramazlılarından yeteri kadar ders aldığı ve artık gerçek bir çocuk olma olgunluğuna eriştiği için belki de, “gerçek” bir çocuğa dönüştürülmüştür.Fakat bu biraz da Pinokyo kurgusunun bir masal olmasından ileri gelmektedir. Çünkü adı üstünde “masal”, masalsı bir gerçeklikle sona ermektedir, olmayan bir gerçeklikle...Olaylara bir de David’in tarafından bakacak olursak burdaki gerçeklik kavramı ise bilinenin ötesinde bir anlam taşımaktadır.
Bir grup bilim adamı araştırmacı bir toplantı sırasında ürettikleri acı çekebilen, insan görüntüsünde bir robot kadını tanıtmaktadırlar. Fakat bu onlar için yeterli değildir ve sevebilen bir varlık üretmek isterler.
Bir zaman sonra sevebilme yeteneğine sahip “David” adında bir çocuk yaparlar. David, öz çocuğu komada olan bir çifte verilir. İlk başlarda baba bu robot çocuğun eşi için iyi bir teselli maksatlı olacağını düşünür. Fakat anne komadaki öz çocuğunun ölmüş olabileceği fikrini kabul edemediğinden David’i istemez. Tüm bunlara rağmen birlikte birkaç gün geçirdikten sonra anne Monica David’e sevebilmesi için birkaç sözcük söyler ve David artık başka birileri tarafından kullanılamaz olur. Üretildiği yere geri gönderilirse de yok edilecektir. Monica bir süre sonra David’e çok alışır ve yaşamları böyle sürüp giderken bir gün çocuklarının komadan çıktığını öğrenirler. Artık evde iki tane çocuk vardır.Fakat kardeş Martin David’den hoşlanmaz ve O’nu kıskandırmaya çalışır, O’nun başına olur olmadık dertler açar. Martin David’e eğer annesinin saçından bir tutam kesebilirse O’nu daha çok seveceğini söyleyerek ikna eder. David annesi uyurken tam saçından bir tutam keseceği sırada Monica uyanır ve David’i elinde makasla o şekilde görünce biraz da babanın ısrarları ve son bir olay sonucunda O’nu geri götürmek zorunda kalır. Fakat David’i laboratuara geri götürmek istemez ve oyuncak ayı Teddy ile birlikte O’nu bir ormana bırakarak kaçar.
David annesinin onu gerçek bir çocuk olmadığı için sevmediğini düşünerek Pinokyo masalında Pinokyo’yu gerçek bir çocuğa dönüştüren Mavi Peri’yi aramaya başlar. Fakat dünya O’nun tahmin bile edemeyeceği bir kaos ortamına dönüşmüştür. Dünya’da organiklerle(orga), mekanikler(mecha) olmak üzere 2 tür büyük bir savaş içindedirler adeta. Et Fuarcıları bu mekanik canlıları yakalayıp organiklerden oluşan büyük bir kalabalığın gözleri önünde çok çeşitli şekillerde paramparça hale getirip, yok etmektedirler. Bu et fuarcıları David’i de yakalarlar. David bir jigolo mekaniğin elini hiç bırakmaz ve birlikte meydana çıkarılırlar. Fakat izleyiciler daha önce bu kadar gerçekçi bir robot çocuk görmediklerinden onun bir meka olduğuna inanmazlar. Ve böylelikle o ve Jigolo Joe bırakılır. David Joe’ya Mavi Peri’nin yerini sorar. Joe bunun cevabını Dr. Know’dan öğrenmeleri için Davidle birlikte Rouge City’e gider. Dr. Know’a Mavi Peri’yi sorarlar. Dr. Know da aslanların ağladığı yere gitmeleri gerektiğini, Mavi Peri’yi orda bulacaklarını söyler. Joe David’i oraya gitmemesi için uyarır çünkü oraya giden mekalar bir daha geri dönmemiştir fakat David gitmekte kararlıdır. Bir helikopter ile birlikte Manhattan’a giderler.
Manhattan’a vardıklarında Dr. Know’un sözünü ettiği bilimciyi ararlar ve nihayet onu bulurlar. Ama David içeri girdiğinde orada bir başka David daha olduğunu görür. Bu onu çok şaşırtır ve kızdırır. Kendisinin bir tek olduğunu söyleyerek diğer David’i parçalar. Dünya’da bir tek David olmalıdır. O sırada bilimci gelir herşeyi David’e açıklar. Onun belki bir insan olmadığını ancak türünün tek örneği olduğunu söyler. David gezinirken kendinden daha yüzlerce olduğunu görür ve yıkılır. Yapacak bir şeyi kalmaz ve kendini denize atar. Tam Mavi Peri’yi görür gibi olduğu anda bir kanca O’nu denizden çıkarır. Bu Joe’dur fakat polisler gelip Joe’yu götürürler. David de bu helikopterle yanına Teddy’i de alarak denizin dibine dalar ve Mavi Peri’nin önünde durur.Gözünü kırpmadan ona bakar ve O’nu gerçek bir çocuğa dönüştürmesi için sürekli ama sürekli yalvarır. Mavi Peri de aslında bir lunapark enkazından arta kalan bir makettir. Fakat David yalvarmayı aralıksızca sürdürür.
Böylece aradan 2000 yıl geçer. Dünya Buzul çağını yaşamaktadır. Uzaylılar David’i buzullar arasından çıkarmıştır. O’nun belleğindeki bilgileri toplarlar ve onun için bir şeyler yapmak isterler. Zamanın teknolojisi insanların sadece bir günlüğüne dirilmesine izin verir ve bunun için de o kişiye ait bir saç teli,tırnak veya deri benzeri bir şeye ihtiyaç vardır. O sırada Teddy cebinden David’in kestiği Monica’ya ait bir tutam saç çıkartır. Anne Monica bir günlüğüne de olsa diriltilebilecektir. Bu David için büyük bir umuttur. O gün David annesiyle hayatının en mutlu gününü geçirir. Günün sonunda annesi kendini çok yorgun hissederek yatağına uzanır ve David de onun yanına uzanarak ilk kez olsun uyur. Ve böylece David düşlerine kavuşmuştur artık.
İşte David’i Pinokyo’dan ayıran en önemli özellik budur kanımca..Mekanik bir canlının bu denli güçlü bir sevme yetisine sahip olması. Bu David’in gerçek bir çocuk olması için yeterince belirgin bir özelliği fakat o sözde Mavi Perisiyle hiçbir zaman karşılaşamamıştır.Her ne kadar görmüş olduğu bir makete oymuşçasına yalvarsa bile...Masalları gerçek dünyadan ayıramayız kimi zaman.
Hepimiz zaman zaman Mavi Perilere ihtiyaç duyarız. Bizleri “gerçek” yapabilsin diye..Bizleri “biz” yapabilsin diye..Ama bir çoğumuzda kopmuşuzdur benliğimizden, kendimiz olmaktan vazgeçmişizdir.
Çift kişilikler taşır olmuşuzdur; dışarıda bir maskeyle dolaşırken kendi kendimize kaldığımızda çıkarırız maskelerimizi..
Pinokyo’nun gerçek bir çocuk olmak istemesindeki sebebin ne olduğunu bir kenara bırakalım. Fakat hepimiz David’in bu konuda neden bu denli istekli olduğunu çok iyi biliyoruz. Birazcık olsun sevgi, o çok sevdiği annesi tarafından sevilmek, hiç terkedilmemekti onun tek istediği..Kim demiş mekanikler sevemez, onların duyguları yoktur diye?! İnsan duygularını hiçe sayıp, yok etme güdüsüyle yaratıldılar diye..Peki ya biz organiklerin yani insanların onları parçalayıp, yok ederkenki duyduğu bu haz, bu gaddarlık nedir? Her insan hayatı boyunca bir tek olmak ister. Etrafındakileri kişilerin tüm sevgilerini ona vermesini ister. David’in yıkıldığı nokta laboratuarda kendinden yüzlercesini gördüğü andır. Oysa biz insanlar yaşadığımız dünya üzerinde birbirine benzeyen binlerce varlıktan oluşuyoruz. Fakat hiçbirimiz geriye dönüpte bizden daha çok olduğu konusunda şaşkınlığa düşmüyor,yıkılmıyoruz.
İşte bu nokta belki de David’i bizden daha insan kılan tarafı...
Steven Spielberg ve Stanley Kubrick imzasını taşıyan bir başyapıt olan “Yapay Zeka ” eminim ki önümüzdeki 10 yıl hatta 20 yıl boyunca izlenilecek bir film olacaktır. Film, gerek barındırdığı konusu itibariyle, gerekse mükemmel bir kurguya, tekniğe ve görselliğe sahip olması sebebiyle tüm bilim-kurgu ve sinema severlerin kalplerini biraz olsun “mekanikleştirmiş!” ise ne mutlu...