Kapıyı açan uşak, içeriye ünledi geleni.
“Devlet Anaaa!”
Uzun koridorda yol alırken aynalardan birinde kendini süzdü. Gördükleri; aşırı pudralı bir yüz, abartılı makyaj, korseye sıkıştırılmış bir vücut.
Koridorun sonunda, uşak eliyle salonu takdim etti. “ Yeni Dünya Düzeni.”
Salondakiler Devlet Ana’nın gözleriyle verdiği selamı, başlarıyla aldılar.
Bilmeyenler bilenlere “ Kim bu Devlet Ana?” diye sordular.
Bilenler “ Hasta Adam’ın dulu” dediler.
Kendisine gösterilen yere oturmaya çalıştı. Sığamayınca eteklerini toplayıp bir daha denedi, bir daha… Olmadı.Bu iş onu yordu. Yüzünün kızardığını pudralar da gizleyemedi. Vazgeçti uğraşmaktan.
Bahçeye çıkınca açık hava onu biraz ferahlattı. Ağaçların arasına doğru yürüdü. Geniş gövdeli bir çınarın kovuğuna sığındı. Başını öne doğru eğip eteklerini kaldırdı. Ikındı, ıkındı… Kasılmalar bitince terli başını geriye attı. Hasta Adam’dan olma çocuklarının dört bir tarafa kaçışlarını izledi.
Onlar gözden yitince; Devlet Ana ıkınmaktan yorgun, tatlı bir uykuya daldı.
Uzun uzun esnedi. Gerindi. Hafiflemişti. Önünde uyandığı evin kapısını çaldı. İçeri girip zorlanmadan yerine oturdu.
Onu giysilerinden tanıdılar.
Elazığ’ın Keban ilçesinde doğdu. Temrin, Aşkar, Semaver Öykü, Hece, Hece Öykü dergilerinde deneme ve öyküleri yayımlandı. Farklı edebiyat dergilerinde yürüttüğü düzeltmenlik görevini, akademik alanı da ekleyerek sürdürmekte.