Anahtarlara, ter damlaları damladı.
***
Bütün gün düşündü durdu. Kırlarda dolaştı. Ölçtü, biçti, tarttı. Menekşeler kokladı, gökyüzünün berraklığını, bulutların dansını, güneşin batışını seyretti.
Bütün yıl anahtarlarını bileyip-durdu. Anahtarları bilemenin gerek şart olduğunu ve fakat yeter şart olmadığını da biliyordu artık..
Siyah saçları, siyah gözleri, beyaz elleri vardı.. evin tek çocuğuydu.. babası da arkasındaydı, annesi de..
***
Beklediği sabahtı.. güneş ışıklarını pencereden içeri sızdırdı... usulca kalktı yatağından, yorganı attı üzerinden... musluktan akan suları yüzüne götürdü...yüzünden akan suları havluya götürdü.. ya olmazsa dedi, ya olmazsa havluya götürürken yüzünü.. olacaktı, neden olmasındı.. her şeyi beklemeli miydi? Ama yoook, olacaktı bu sefer... olmaması için bir neden görünmüyordu.. anahtarlar bilenmişti.. her şey bunu gösteriyordu..
Ama, kapı da vardı...
Sular akıyor, güneş doğuyor, rüzgâr esiyor, kuşlar ötüyor... sular akıyorsa, damarda kan dolaşacaktır... güneş dağların arkasından her günkü sıcaklığını gösteriyorsa, insanlar gülümseyecektir... rüzgar esiyorsa, insanlar nefes alacaktır... kuşlar ötüyorsa, ayaklar ahenkle yürüyecektir...
Kahvaltı... bir bardak çay, birkaç lokma peynir, üç-dört zeytin...
Ve kapı...
Yürüdü.. bir kapıdan çıkıyordu, bir kapıya gidiyordu.. önce sağına, sonra soluna baktı.. her şey tamamdı.. yürüdü, her şey yürüyordu.. bu kez olacaktı.. çünkü herkes istiyordu.. güneş istiyor, kuşlar istiyor, su istiyor, rüzgar istiyordu..
Yürüdü, her şey yürüyordu.. ayaklar yürüyor, yer yumuşuyordu.. anahtarlarını da cebine koymayı unutmadı.. itinayla bakmıştı onlara..itinayla bilemişti onları.. önce çalacaktı kapıyı, sonra anahtarları deneyecekti..
***
Şimdi kapının önündeydi... kalbiyle bekliyordu... kalbi bir karış önde bekliyor şimdi... oysa yürürken kalbini evde bıraktığını sanıyordu... kapıyı usulca çaldı... bir defa çaldı... iki defa... üç defa...
Üç defadan fazlasının ziyan olduğunu biliyordu.. bilediği anahtarları denemeye başladı.. birincisini denedi, açmadı.. ikincisini denedi, olmadı.. üçüncüsünü.. olmadı..olmadı..
Kapı açılmıyordu.. ses de yoktu cevap veren de.. etrafta sessizlik uyuyordu.. içinden bir ses: Şimdi değil, henüz değil, dedi..
Yıkılmadı, sarsılmadı, Offf, bile demedi! Kapı, her zaman oradaydı..sahiplerini bekliyordu..ve belki seçiyordu..
***
Kapıyı arkasına aldı ve gerisin geri döndü.. anahtarlarını cebine koymayı unutmadan..Bir daha gelmek üzere.. anahtarları bilemenin gerek şart olduğunu ve fakat yeter şart olmadığını unutmadan..
Unutmadan...