Menu
İKİLEM
Öykü • İKİLEM

İKİLEM

Az önce senden geldim... Az önce sende yittim, kayboldu sende geçmişim, düşüm, çiçeğim, sende bitti düşlerim...

Az önce bir kadın doğurdu yırtınırcasına bağırarak, dünyayı yıktı haykırışı, bir kız bebek gülümsedi ışığa, ağlayarak... Sen ağladığını sandın, halbuki dudaklarındaki gülümsemeydi, göremedin sesindeki sevinci. Sen neyi gördün ki zaten, neyde bütünledin kendini, nerede aştın yüreğinin gizemini, kimle paylaştın? Sahi sen, var mıydın, ben mi seni yarattım?.. .

Az önce geceydi, şimdi sabah oluyor, ben senden gelmiştim, sana gidiyordum yine. Hep mi öyleydi, ben mi öyle sanmışım?.. . Çok olmadı, daha yeni, az önceydi, bir dev küçüldü, küçüldü, cüceye döndü... Prenses uyandı, yüzyıl sürmüştü uykusu, ayıldı... Ne kadar uyusan uyansan, sabah olur elbet, elbet sabahı getirir geceler... Böyle miydi o şiir, kulağımda çınlıyor mısraları?... Elbet gerçeği görür insan, ne kadar istemese de bir gün uyanır. Ben az önce uyandım, az önce, çok olmadı, hemen şimdi, az önce henüz sabaha bağlanmamışken gece, az önce seni gördüm, sende kendimi gördüm, gözlerinde sen vardın, tanımadığım bir sürü kişi yaşıyordu mavisinde, kalabalıktı, utandım, zaten hiç sevmezdim kalabalığı, orada ben yoktum... Üzülmedim sendeki yokluğuma, bendeki seni düşündüm, çok garip kalmıştı, çok yalnız, vefasız, sana benzemiyordu hiç.. . Gözleri başka gülüyordu, dudakları başka renkti, sesindeki uzak şarkı götürdü beni gerçek sana... Bendeki sen bir düştü, karanlıktı, hiç de aydınlanmamıştın zaten... Ben mi öyle sanmıştım yüzyıllarca?.. Sen sanmıştım, yoku taşımışım yüreğimde bilmeden... Sabah oldu, ışığa kavuştu gün, tanyeri ağardı, şimdi ben varım, şimdi doğdum az önce, çok olmadı, hemen az önce bir kadın doğum yaptı, bir kız çocuğu gülümsedi dünyaya, ağladı sandın sen hep, sanmakla mı geçmişti zaten ömrün bilmem?.. . Bildiğim biri değildin zaten, yüreğimdeki sen başka biriydi çünkü... Çok fazla yabancı bir gülümseyişti yüzündeki, sen mi doğdun, yoksa ben mi bilemedim, ama bir kız bebek gibiydi dünyaya gelen, beyaz yüzüyle umut çağırıyordu dünyaya, esmer değildi, sana benzemiyordu... Gülüyordu, yeni doğmuştu, az önce, çok olmadı. Az önceydi...

Bir şey oldu, ya da sanki olacak... Bütün renkler çıktı önüme sendeyken, hepsini sildi birden gidişin, bende bir hayale dönüşün... Bir anda oldu her şey, sevgi bitti, ne bitmez ki bu yalancı evrende?.. Sen de bittin az önce, çok olmadı, sen duymadın, görmedin, belki çoktan bitmiştin, az önce bende de tükendin... Sana geliyordum, senden gelmiştim az önce, sende bittim, sende tükendi bütün beyazlar, şimdi kırmızıyı çağırıyorum... Kırmızı bir gül ol artık uzaklardan gelsin kokun, haberin, kuruyuşun, susayışın, beni çağırışın, ki nasılsa çağıracaksın, bensiz, bendeki sensiz yaşayamazsın ki sen... Her zaman mı bu kadar bencildin, yoksa ben mi öyle sanmışım yüzyıllarca?.. Yine de söyle sen şarkını, uzaklardan gelsin sesin... Uzak bir şarkının hep tekrarlanan nakaratlarında kalsın adın... Ben bitirdim bendeki seni, artık şarkı söylemiyorum, dinlemek daha kolay geliyor, dinlemek ve hissetmek... Yaşamak buymuş ya, ne kadar güzelmiş nefes almak sensizken?.. Halbuki boğulacağımı düşünürdüm sendeki ben tükenirse, dünya durur sanmıştım... Şimdi sen devam et şarkı söylemeye, benim dinlediğim şarkılarda yok artık gözlerin, az önce silindi, çok olmadı, az önceydi. Sen şimdi söyle artık şarkını....

Az önce uyandım, seni gördüm, yaşıyordun, hala genç, hâlâ güzel, hala sana yakışıyordu bendeki sen... Sende yüreğimi göremedim, boşunaymış sana düşkünlüğüm, her seferinde sana uyanışım.... Sende ben, yakışmıyordum zaten, Yakışıksız bir sevdaydı zaten bizimki, yoksa ben mi öyle sanmıştım, sevda da mı değildi?.. . Bana hiç benzemiyordu, başkasıydı, çirkindi, arkana saklanmıştı, seni yaşıyordu... Senin sevdiğin bir şey bu, şimdi biliyorum, az önce, hemen, az önce, çok olmadı, gördüm seni... Habersiz, yakaladım, suçlu gibi saklandın kendine, bir şeyler söyledin yarım yamalak eski bir elbise üzerinde kalmış yazıya benziyordu sesin... Ne dediğini duymadım, okunmuyordu harflerin, yıkamıştım...Çok sular geçmişti üstünden, sen görmedin... Ama ben görmüştüm sonunda da olsa, en sonunda seni bir anda, aniden, az önce sende yakaladım... Sözlerin değildi yalan olan, bakışında seni gördüm, ben yoktum... Sahi hiç mi olmamıştım?.. Sen hep başkalarında mı yaşatmıştın kendini, beni başkası mı sanmışsın yıllarca...Yoksa ben mi öyle gördüm?.. . Niye göremediysem, kör müydüm, körlüğü mü yakıştırmıştım kendime, sensizliği yakıştıramamışlık mıydı bu?.. . Sevda mıydı bu bilmece, hayat mıydı, hayal miydi, bu neydi?.. .

Bilmiyorum, her neydiyse, az önce bitti, çok olmadı, sen görmedin, hemen az önce, şimdi bitti... Şimdi, kalmadı çirkinliğim, senden sonra beni gördüm, yaşıyordu, ve güzeldi, gözleri ışık saçıyordu, aynada gülümsüyordu, umuda çiçek açmıştı sanki... Sen görmedin, zaten hiç görmemiştin... Hiç mi olmamıştın ki?.. . İşte bittin... Gece sabaha kavuştu, gün doğdu...

Az önceydi, bitti...