Menu
ÜMİT ZEYNEP KAYABAŞ'LA SÖYLEŞİ
Haberler • ÜMİT ZEYNEP KAYABAŞ'LA SÖYLEŞİ

ÜMİT ZEYNEP KAYABAŞ'LA SÖYLEŞİ

Hüznümdür şiirde beni çoğaltan…

Ümit Zeynep Kayabaş ile hayatı ve şiiri konuştuk…

-Şiirlerde kal diyorsunuz şairi tanımak isteyen şiir severlere.  Ümit Zeynep’in şiir harici dünyasına dolaşmak istesek biraz.  Çalışmalarınızdan bahsetseniz ilk olarak?

-Yeterince anlatmıyor mu zaten şiirler şairi.  Ötesi yersiz bir ayrıntı gibi geliyor bana. Ondandır şiirde kal deyişim. Yoğun çalışma hayatımdan bir parça sıyrıldım. Yoğunluğumu noktaladım diyemeyeceğim, araya başka meşguliyetler girdi çünkü. İkinci şiir kitabını hazırlıyorum. Deneme düşünüyordum ama şiir akışı durmadı. İyi ki de durmadı…

-Yaşam kaynağınızın şiir olduğunu söylüyorsunuz. Peki, bu kaynağın gücü nerden geliyor?

-Yaşam kaynağım şiir derken;  planlamadan, ait oluşluğu dikte etmeden, şiirin yaşam biçimine kendiliğinden sızışı, yoğun bir duygu akımı ruha. Bu bütünlüğe kaynak dedim, evet. O gücü soruyorsunuz, benim de zaman zaman nereden geliyor dediğimi. İrdelersem güç -  kaynak olgusunu; temelinde taşmakta olan muazzam bir duygu esintisi olduğu muhakkak. Göğsünde taşıdığın daimi bir sızıyla var olurken; düğümlenmeyip, derinliklerde diriltendir o güç. Ve bir gücün öze olan izafetini,  özümsemek haz ötesi bir şey değildir de nedir?

-Keyif alarak kıyılarında dolaşıp kaleminizde konuşan duygu hangisidir?

-Süzdüğüm bir duygu yok ruhuma özel olarak. Ruhumu, ruhlarda hissedişliğim var. Kendi sızımı duymadan bir yüreğin sızısını yaşamak. Bütün renklere siyahtan gitmek ya da. Kıyılarda dolaşmak mı?  Sanırım şair ruhun bağdaşamayacağı bir yeri işaretliyorsunuz. Şair; derini kıyıya süzendir. Hüznümdür  şiirde beni çoğaltan / -  derinliklere çekip alan

-Paris’te yaşıyorsunuz?Peki, Paris’i yaşıyor musunuz? Kentin şiirinize nasıl bir etkisi var?

-Paris’ in şaire özel bir dokunuşu var çoğuna göre. Ten ve ruhu birleştiren bir iksir gücü ve bunun şiire damla damla akışı. Mübalağanın aciz kaldığı bir duruşla, kent yerini almıştır kimi şair ve yazarda. Sanırım Paris’i yaşamak dediğiniz de aşağı yukarı böyle bir şey.

Paris’i gezmek farklı duygular verir insana.Adını Yunan mitolojisinde Cehennem olarak gösterilen Elysion ovalarından alan Şanzalize Caddesinin, Cehennem etkisinin mevcudiyetini; ruhun mekana olan hayran kalışlığıyla, bu görsel şölende sarhoş oluşunda hissedebilirsiniz. Yakıcı, kavurucu bir etkiyle kodlanmak size birçok şeyden uzaklaştırır bir anlığına. Mekân müziktir, terk ve tekrar vaki olduğunda o büyü gücünü sessizce yitirir. Kentte yaşamak; farklı duyguların daha bir ötesidir. Kıyındaki olan özlem duygusu mesela kendini merkeze taşır. Uzun çok uzun bir anlatım Paris’e bir şairin gözüyle bakmak…

Aslında Paris kendini yaşatır  şaire. Geçmiş bunun en güzel örneğidir. Yahya Kemal’in Paris’e ilk adım atışıyla, kentten ayrılışı arasındaki bariz farkı bilmeyenimiz yoktur… Kent yalnızlık vurgusudur. Kalabalığın içinden arınmak ve kendine saklanmak gibi. Doğal olarak da bundan sonraki basamak şiir için iyi bir sığınaktır. Şiirden daireler çizen kentte sıkı dizelerle birlikte olmamak imkânsız. Romantizmi havasına katan renkler; kentin yasası gibi adeta. Buraya başka vurgu bulamıyorum şu an…

-Rüzgârın sizi alıp bir çırpıda götürmesini istediğiniz bir diyar olsa. Daha çok gönlünüzün dizelere döküleceği bir kent; rüzgâra hangi yönü verirdiniz?

-Sahi rüzgâr beni götürür mü çocukluk diyarına?  İstanbul’da olmak isterdim.  İstanbul’a selam söyler misiniz benden…

-Bir şairde olması gereken üç  şey nedir sizce?

Üç  şey az değil mi şair için…

Güzel bir Türkçe  önce. Şairin dil ile özel bir bağının olması şart. Güçlü  bir ifade tarzı.

Düzgün bir telaffuz. Çok okuması gerek. Şair ruhunu besleyeni net olarak algılamalı. Ve bu çizgide var olmalı. İyi bir gözlemci, iyi bir analizci ve şairliği taşıyabilme, sanatını benimseme. Bu realitelerden önce etken olan ilk şey ona ilhamın sunulması. Tüm bunların bittiği yer başlangıcını zorluyor aslında. Çünkü şairi, şair kılan oluşturduğu üsluptur.

-Herkes aşk nedir sorusuna cevap arıyor. Aşka anlam yüklemekle uğraşırken gerçek aşkın manasını  mı kaçırıyoruz sizce?

- ‘’Seni bulmaktan önce aramak isterim/ seni sevmekten önce anlamak isterim /  seni bir yaşam boyu bitirmek değil de /  sana hep hep yeniden başlamak isterim’’ diyor Özdemir Asaf. Aşkın her kalpte farklı ağırlanışı vardır. Kimisi yeniden doğmak ister doğduğu kalbe.  ( Bu aşkın özüdür.) Bazıları da ‘’Her kalp bir doğum sancısıdır .’’der.  Bu da aşkın tatmin olamama keyfiyetidir. Kalp;  gel – git’lerin kendini kemirmesine izin vermeden sevgilinin üzerine titreyebiliyorsa hakiki aşkı zirvede yaşar. ( Bir de aşkların ötesi vardır oraya hiç dokunmayalım isterseniz. Uzun ve geniş bir mevzu) Çoğu aşk ve alışkanlığı birbirinden ayrıt edemez. Bu noktada sağlıksız yaşam serüveni başlar. O zaman sorarız işte aşk nedir diye?

‘Aşk sevgilide kendini  bulmaktır /  kendinde yok olmaktır.  - Bana aşkın acısını fısılda ki seni bulayım’

-Sizin en çok sevdiğiniz şiiriniz desem?

-Henüz yazmadığım şiirimdir diye cevap versem…

-Umduğunuzu bulamayıp şiire veda etmeyi düşündüğünüz anlar oldu mu hiç?

-Şiir bana veda eder mi acaba. Veda etmeyi hiç sevmem.  Bu duygu ürkütür beni.  Vedalaşmak bana göre değil yani.  Şiir bir gün bana veda ederse o gün çok şaşırırım kendime.  Çünkü yoğun bir akışla, tutkuyla şiirdeyim… Şair arayışı tamamlayandır.

-Şiirleriniz ünlü bir isim tarafından yorumlansa hangi şiirinizin hangi ünlü isim tarafından okunmasını isterdiniz?

-Ün kelimesiyle aram iyi değil.  İyi bir yorumcudan ‘ Kâğıttan Evler’ adlı şiirimi dinlemek isterdim. Yürekten teşekkür ederim şiir tadındaki bu güzel sohbet için.. Bize derinden kıyaya getireceğiniz nadide şiirlerinizi , ikinci şiir kitabınızı  heyecanla bekliyoruz.

Ümit Zeynep Kayabaş’ın şiirleri: Yedi İklim, Bir Nokta, Mühür, Deyiş, Mor Taka, Yolcu, İlk Tohum Düz yazı çalışmaları: Virgül, Zaman ve Dergisi’nde yayımlanmıştır. Samsun doğumlu olan Şair, Paris'te ikamet etmektedir

ŞİİR KİTABI: Kâğıttan Evler

İbrahim e benzer bir suskunluğum var
Sadece Allah’ın anladığı suskunluğum
Bir de koklayıp durduğum çocukluğum
Ağlayarak uzanıyorum uzağına

( Akışında)
Bu
İlk susayışım, ilk sarhoşluğum
Bak
Gecenin ağzından içiyorum -zemzem -
Gözlerim gökyüzü  oluyor

(Dünya Gece Aşk)

Allah’ım
Sen  öfkelenmeyesin diye üzüyorum kendimi
Yeniden  doğursan anne  beni
Yine Parmaklarım eksik olur mu
Tartmıyor saydıkça dünya beni
Allah’ım
Unutkanlığımı  da tartacaksın değil mi

(Orta Çizgi)

Elif Zeynep Çiftçi’nin gerçekleştirdiği bu söyleşi www.haberkultur.net ‘ten alınmıştır.