Menu
DOĞU'NUN ROMANTİK OLMAYAN YÜZÜNDEN YANSIYANLAR
Haberler • DOĞU'NUN ROMANTİK OLMAYAN YÜZÜNDEN YANSIYANLAR

DOĞU'NUN ROMANTİK OLMAYAN YÜZÜNDEN YANSIYANLAR

Yahudiyken İslam’ı seçen, daha sonra yazdığı Kur’an meali milyonlarca Müslüman’a ulaşan Muhammed Esed bu tercihinden önceki yolculuk ve arayışlarını Doğu’nun Romantik Olmayan Yüzü adlı kitabında anlatıyor

Lvov şehrinde Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Muhammed Esed’in İslam’ı tercih etmesinden önce kaleme aldığı Doğu’nun Romantik Olmayan Yüzü adlı eseri, 1924 yılında Frankfurter Allgeimeine Zeitung’un muhabiri olarak Doğu’ya yaptığı seyahatlerde gün gün kaleme aldığı gezi notlarından oluşuyor.

Dinî miraslarını geleneksel anlamda ritüellerine uygun olarak sürdüren bir aile yapısına sahip olan Muhammed Esed, Yahudi dininin temel ilkelerini kendi içinde sorgulamaya başladığı dönemde, gördüğü tutarsızlıklar karşısında atalarının dininden gittikçe uzaklaşmaya başlar. Genç adamın bitmek bilmeyen arayışlarının ruhunda yarattığı fırtınalar, onu Doğu’nun topraklarına doğru sürükler.

Batı’nın dünyasından farklı dünyaları tanımak, kültürlerini, yaşayışlarını anlamaya çalışmak için onların ortamında bulunmak gerektiğini hisseder.

Esed’in İslam öncesi bu heyecanlı serüveni Kudüs’te başlıyor. Pitoresk betimlemelerle, sade bir dil kullandığı eserinde, bize Kudüs’ün tarihi ve kültürel dokusunu tanıtırken aynı zamanda Yakın Doğu’nun kalbindeki yaralara da işaret ediyor.

“Kudüs (ve Filistin) ciğerlerine kadar ince bir toz tabakası gibi işleyerek sizi nefessiz bırakan dur durak bilmez çatışmaların toprağıdır; Siyonizm kendini dış Batılı güçlere geri dönülmez bir şekilde bağlamıştır.”

Kahire durağının oldukça kalabalık atmosferinde; Arap ve Levanten bölümlerinde keşfettiği nefis terbiyesinden bahseder; “Kahire’nin karakterinin temiz ve lekesiz olduğu Arap ve Levanten bölümlerinde, insanın ortak iyiliğini ifade etmenin açıkça bir diğer yolu olan nefis terbiyesini hep yeniden keşfediyorum; Batı’da sadece devrimci toplumların savunduğu ortak bir ahlâki iradeden doğmuyor bu, bilakis her bir anın, günün ve günlük yaşamın doğal dinamiklerinden neşet ediyor.”

Kitapta, Arapların fıtratî özelliklerinden, Mısır’ın kargaşalı ortamlarının tasvirlerine, Arap mimarisinin zengin geleneğine kadar uzanan heyecanlı ve hayranlık dolu bir anlatımla karşılaşıyoruz.

Araplar hakkında bildiklerimiz

Eski sokaklardan geçerken Arapların geçim yollarını telaşsız, endişesiz ve rahat sürdürmeleri karşısında Avrupalının kazanma ve ele geçirme algılayışlarının sonucu bölünüşünü, ruha yapılan ihanetlerle nasıl kedere gark olunduklarını yakınen gözlemliyor.

“Biz Avrupa’dakiler Araplar hakkında ne biliyoruz ki? Biz buraya çeşitli romantik, sabit fikirlerle geliyoruz veya en soylu ve iyi bir ruh haliyle hiçbir şey bilmeden geliyoruz. Ancak buraya varınca şunu daha net ve somut bir şekilde fark ediyoruz ki Arap hareketi, özgür insanlığın bu dosdoğru hareketi gerçekten de var, sadece politik bir fanteziden ibaret değil.”

Yazar, onların bu hareket ve coşkunluklarının onları birbirlerine daha da kenetlediğine, karşılarına çıkan her fırsatın onların coşkularını daha da artırdığını hayranlıkla izler.

Ürdün’ün kalbi olan Amman’ın hayli kalabalık, neşeli ve huzurlu ortamı, Kafkasya’nın Müslüman Çeçenleri, bozkırların saf bedevileri ile Arap insanının niteliklerini gözlemleyen yazar, onların özgürlük çabalarının karşılığını Avrupalılardan daha çok hak ettiklerini, anlaşılabilir erdemlere sahip olduklarını, Batı’nın da buna ihtiyacı olduğunu söyler.

“‘Sen ve sen’ sadece sözde değil aynı zamanda yürekte de yer edinmiş.”

Nedense her insanın her toplumun bir ötekisi vardır hep. Kendi üzerimizdeki olumsuz nitelikleri yok etme, kaldırıp atma, kendi bencilliklerimizi, acizliklerimizi, zayıflıklarımızı görme işlevine yarar “öteki”nin varlığı.

Kitap, kendi gerçekliklerimizi uyandırmak, yabancı olanın yaratıcılığını göz önünde bulundurmak, görebildiğimiz var olan açılardan daha başka açılarla bakabilmenin kapısını aralıyor bizlere.

Esed’in İslam öncesi arayışlarındaki ruhunun izlerini taşıyan bu eser, bu değişime şahitlik etmesi bakımından da ayrı bir önem taşır.

(STAR KİTAP EKİ, 14 OCAK 2011)

SEMİHA

İstanbul doğumlu. Edebiyat alanında, kitap eleştiri, analiz, deneme yazıları yazıyor. Ayna İnsan Kültür ve Edebiyat Dergisi'nin İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Halen serbest düzeltmenlik ve editoryal çalışmalar yapıyor. Star Gazetesi, Yeni Şafak Gazetesi, Karar Gazetesi, Hece Edebiyat Dergisi, İtibar, Şiar, MOCCA Dergisi, Edebistan'da aktif olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Yazarın spesifik portre çalışmaları da bulunmaktadır.

Daha fazla görüntüle