Haberler • ayşe kulin ya da merdi kipti şecaat arzederken sirkatin söyler
ayşe kulin ya da merdi kipti şecaat arzederken sirkatin söyler
Ayşe Kulin, şu sıralar Türkan Saylan’ı yazıyormuş.
Hayalini, “yaşadığı sürece hep üreten ve çok okunan bir yazar olarak kalabilmek” şeklinde özetleyen Kulin, edebiyata ve eleştiriye nasıl da bakıyormuş:
“Adı Aylin beni okura tanıttı, başımın üzerinde yeri var. Ama hâlâ okurlar açısından neden bu kadar çok beğenildiğini, eleştirmenler açısından da neden yerden yere vurulduğunu anlayabilmiş değilim. E (Edebiyat) Dergisi’nde kendine eleştirmen diyen biri, “Aylin’i yazana anana derler” diye yazdı. Geçenlerde bir başka yazarda çok satan kitapları üstüne sinekler üşüşen pisliğe benzetti. Bu tür eleştirilere yer veren edebiyat dergileriyle “anana” veya “eat shit” türü eleştiri yazanları anlayabilmekte zorluk çekiyorum. Edebiyat bayağılığı, edepsizliği kaldırabilen bir sanat türü değil çünkü.”
E, şunca yıldır edebiyat dışı ilişkilerle edebiyatçılık oynama başarısı gösteren, hakkında ciddi hiçbir eleştiri yazılmamış, kütükleri (pardon kitapları) hiçbir edebi çalışmaya konu edilmemiş olan Ayşe Kulin, “Türkan Saylan’ı yazıyorum” diyerek ortalığa çıkarsan, diğer bir söyleyişle bir sanatçı gibi değil, bir ödevli yazıcı olarak yazarsan -sen eleştirmenlerin muhatap alacağı biri olmadığından- değinmeciler sana “anana” da derler, “sinek” de derler. İşte o kadar açık ki, yeni konunu ananı hatırlayarak bulmuş, üstüne de sinekler gibi üşüşmüşsün.
Yani, şecaat arzederken sirkatin söyleyerek üstüne tüy dikmişsin.
Neyin üstüne tüy dikilir bilir misin, ey Ayşe Kulin?
N’ola biraz edebi ahlak ve zekan olsaydı da bunu sana bir iki cümleyle izah edebilseydim.
(KİRPİ DİYOR Kİ, 12 TEMMUZ 2009)