Menu
TÜRK AİLE YAPISININ KÖKLERİNE DAİR ÇOK ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA
Deneme/İnceleme/Eleştiri • TÜRK AİLE YAPISININ KÖKLERİNE DAİR ÇOK ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA

TÜRK AİLE YAPISININ KÖKLERİNE DAİR ÇOK ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA

Türk Halk Edebiyatına Dâir
Prof. Dr. Şeyma Güngör,
Çantay Yayınevi, İstanbul, 2006, s.1-298
Milletler, kendine daha köklü ve daha kadim bir mazi ve özgün bir kültür zemini inşa etme yoluna girerler. İşte bu yolda en önemli kaynak “halk edebiyatı” diye tarif edilen edebi eserlerdir. Asırlar içinde ozanlar tarafından sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarılan halk hikayeleri, masallar, türküler, maniler geniş zaman dilimi içindeki Türk sosyal yapısına, hayata bakış tarzına, inançlarına dair ait aydınlatıcı bilgiler taşımaktadır.
Türk halk edebiyatında kadın-aile eksenli çalışmaları ile tanınan yazar, zamanımıza uzanan bireysel ve sosyal değişimin merhalelerini çok başarılı bir biçimde ortaya koyuyor. Şeyma Güngör’ün bu alandaki başarısında, yıllardır İstanbul Üniversitesi Türk dili ve Edebiyatı bölümünde “halk edebiyatı” dersleri vermiş olmasının büyük katkısı var.
Yazar birinci bölüm, (1-79)“Dede Korkut Kitabı’nda Aile“ de Türk aile yapısı, aile anlayışı ve aile bireyleri arasında ilişkiler üzerinde duruyor. Bu amaçla bölüm adı olan kitabı tanıtıyor, sonra kısaca aile kurumu hakkında bilgi veriyor. Bu bölümde son olarak destani-hikaye kurgusu içinde anlatılan aile üzerinde duruyor. Evlilik, evlenme sebepleri, müstakbel eşlerin tanışması, eşlerde aranacak vasıflar, evlenme teklifi, evlilikle ilgili masraflar, düğün, karı-koca ilişkisi, eşlerin görev, hak yetkileri, çocuk ve çocuğun yetiştirilmesi, ebeveyn-çocuk ilişkisi, ana-oğul ilişkisi, kardeşler arası ilişki, yakın akraba ile ilişki tek tek edebi metinlerle anlatılıyor, değerlendiriliyor. Destanları, kültürü, örfü ve edebi metni gözden geçirerek yazar şu sonuca varıyor: Bu yapı ve anlayış günümüz şartlarında değişmiş olsa da, Dede Korkut kitabında yer alan Türk ailesinin asırlar içinde Anadolu’da devam ettiği görülülüyor.
İkinci bölümde(81-86), beşeri aşk söyleyişleriyle tanınmış hatta her gördüğü güzele vurulmasıyla ünlü olan Karacaoğlan’ın eş-zevce seçimi ile ilgili öğütleri yer almaktadır. Yazar, Karacaoğlan’ın koşmasında yer alan “kötü avrat” özelliklerinin Dede Korkut’ta tanıtılan olumsuz kadın tipiyle benzerlik gösterdiğini söyler ve Karacaoğlan’ın çapkın kişiliğine karşın geleneğin tecrübesini genç nesillere aktrardığı analizini yapar.
Kitabın çok dikkat çekici bir bölümü de (87-94)“Dede Korkut Kitabı ve Rind ü Zahid’de Baba-Oğul İlişkisi”nin yer aldığı üçüncü bölüm. Burada iki farklı mekanda ve şartlarda yaşayan baba-oğul ilişkileri edebi metin üzerinden incelenmiştir. Doğu Anadolu ve Azerbaycan’da yaşayan Oğuzların hayatlarını anlatan Dede Korkut’taki baba-oğul ile, 14.yy’da Bağdat’ta yaşayan Fuzuli’nin inanç ve görüşlerini alegorik mahiyette dile getirdiği Rind Ü Zahid ‘deki baba-oğulun yaşam tarzları, beklentileri, eğitimleri karşılaştırılarak anlatılıyor.
Bir sonraki bölümde “Aşık Paşa ve Karacaoğlan’da Yiğitlik Anlayışı” (95-119)başlıklı bildiri yer almaktadır. Bu bildiride 15. yy’da yaşamış mutasavvıf/alim Aşık Paşa ile 17. yyda yaşamış gezgin aşık Karacaoğlan’ın farklı amaç ve tarzla ifade ettiği yiğitlik anlayışının benzerlikleri üzerinde durulmuştur.
Kitabın beşinci bölümünde yer alan (121-130)“Ali Şah ve Fatıma Hanım Hikayesi” 17.yy sonu, 18.yy başlarında İstanbul’da anlatılmakta olan meddah hikayelerindendir. Prof. Dr. Şeyma Güngör, günlük hayatı olağanlığıyla aktaran bu medddah hikayesini, özellikle dil, edebiyat ve folklor çalışmalarına kaynak olabilecek nitelikte değerlendirmiştir. Bu halk hikayesi, bu kitap vesilesi ile ilk kez Şeyma Güngör tarafından tanıtılmıştır. Hikayenin başka bir önemli yönü ise şehir halkının fonetik özelliklerini aksettirmesi bakımından İstanbul Halk Türkçesi üzerinde yapılacak çalışmalar için de kaynak olabilecek nitelikte olmasıdır. Bu da kitabın bu bölümünü en özgün bölüm haline getiriyor.
Şeyma Güngör’ün çalışmasının en ilginç kısmını kitabın ilkdört bölümü oluşturuyor. Dede Korkut kitabı çerçevesinde Türk aile yapısının analizi yapılıyor. Dede Korkut Hikayeleri’nde anlatılan güçlü şahsiyetleri ile toplumun aktif bir bireyi olarak yer alan kadın kahramanlar, diğer olumlu niteliklerinin yanında, akılları, bilgileri ile kocalarını zor durumdan kurtaran eşler olarak yer alması çerçevesindeki değerlendirmelerin günümüze bakan yönleri var.
Eski Türk toplumunda aile en önemli sosyal birlik, ailenin temelinde ise kadın en önemli unsurdur. Şeyma Güngör, Dede Korkut Kitabı’nı, Türk kadının ve ailesinin toplum içindeki yeri ve değerinin belirlenmesinde kaynak teşkil eden önemli eserlerden birisi olarak değerlendirmemize yol açıyor. Aileye dair böyle ilmi çalışmaların sayısının artması edebiyat, halk bilimi ve sosyoloji alanında çalışan uzmanlar için çok önemli.