Menu
SALİH İNSAN DOĞULMAZ OLUNUR
Deneme/İnceleme/Eleştiri • SALİH İNSAN DOĞULMAZ OLUNUR

SALİH İNSAN DOĞULMAZ OLUNUR

Gördükçe hal-i zarını Mahbub eder ihsan sana
Terketheva-yııyşını, lütfeylesin canan sana
Sarf etme zayi vaktini, vermez şifa seyran sana.
Ey derde derman isteyen, yetmez mi dert, derman sana.
Ey rahat-ı can isteyen, kurban olan candır sana.
Pervane-i biçare veş can u ciğer dağlar isen
Aşkın bilirsin feyzini ol dem eğer hüş-yar isen
Ben şimdi açık söylerem sen de işit bidar isen
Kulluğa bel bağlar isen şam u seher ağlar isen
Sular gibi çağlar isen, tiz bulunur umman sana ( Esad Erbili k.s )

İSTİKAMET
Bu yol keramet yolu değil, istikamet yoludur. Yunus Emre’nin ‘bu kapıdan odunun da eğrisi girmez’ düsturunca, insanları eğiten bu mektebin mürebbilerinin bariz sıfatı istikamettir. Nebiyyi muhteremin saç ve sakallarını ağartan namaz, oruç hac ve zekat ayetlerinden ziyade, ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ ( hud 112) ayeti celilesi olmuştur.Resûlullahsallallahu aleyhi ve sellem:"Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol!" buyurdu. (riyazu-s Salihin)
Bir kimsenin hayatı boyunca emri ilahi ye aykırı bir davranışta bulunmadan takip ettiği yoldur istikamet. Ümmilerin intisabı kolay ama seyr-ü süluku zordur. Alimlerin intisabı zor olsa da seyr-ü süluku kolaydır. İlim nurdan bir perdedir. Nefsine tabii olanlar bu perdeyi zor yırtarlar. Fakat teslim olunca da şer-i mübine riayet ettikleri için kolayca mesafe katedip hakka ulaşırlar.

SALİHLER İLE OTURAN SALİH OLUR
Rabbimiz ‘ (Toprağı) iyi olan beldenin bitkisi, Rabbinizin izniyle ( güzel ) çıkar ( Araf 7/58) buyurulur. Kişinin oturup kalktığı insanlar salih olursa insan da salih olur. Aksinden Allah’a sığınılır, onlarında isyan bataklığından kurtulmasını Halikımızdan niyaz ederiz.

Hem nişini salihansalihşeved.
Hem nişini talihan talih şeved.
Salihler ile oturan salih olur.
Fasıklar ile oturan fasık olur.

HAKKA YAKINLIK ÜÇ HUY İLE ELDE EDİLİR
Arif-i billah olan zatlar Hakka yakınlığı üç huy ile elde ederler.
1 – SABIR : kişide, günah işlememe, ibadet ü taat kılma ve Allah’tan gelen her sıkıntıya katlanma halinin zuhur etmesidir.
2 – TEVEKKÜL : Abdulkadir Geylani (ks) buyurduğu gibi kader oluğunun altına yatıp o oluktan yılan akrep ne gelirse gelsin halinden şikayet etmemektir.
3 – RIZA : Başa gelen musibet “Hakk’tan geldi, dosttan geldi” diye, Mevla’dan razı olmaktır.
“onlar ne bir ticaretin, ne de bir alış verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymadığı erlerdir” ( Nur 24/37 )

salihinsanSALİHLER GECE ve GÜNDÜZ HUZUR-I DAİMDEDİRLER
Sır perdelerinin aralandığı geceyi, yakin ehli, Salihler, muttaki ve mukarrep kullar ganimet bilir. Küfürden, nifaktan, büyük ve küçük günahlardan arınıp, Allah’tan gayri düşünceleri kalplerinden çıkartan muttaki kullardır. Haktan başka her şeyden geçerek, hakikat ve marifet semasında uçarak, Mevla’nın zevkiyle neşeyab olarak mukarrebun zümresinden olurlar. Bizler evradımızı okurken adede riayet ettiğimiz gibi, onlar da gönüllerine inen nura, tecelliye dikkat ederler. Bizler hatalarımızdan dolayı istiğfar okurken, onlar da Hak celle ve a-ladan gafil oldukları an için istiğfar ederler. Onlar için Allah c.c’tan bir an gaflet, cehennem ateşinden daha zordur. Salihler gece ve gündüz, huzuru daimdedirler.
Nasıl ki dünya ehlinde ki gaflet dünyanın imarını düşünmekle oluyorsa, bunun zıddına, mukarreb kulların uyanıklığı da ahiret hayatını imar için yaptıkları çalışmalarla hasıl olmaktadır. İbni ata (ks) “En büyük gaflet kulun Allah’tan ve o’nun emirlerine riayetten gafil olmasıdır” buyurur.
Gafletin tozu bile gönlünde yer tutmayan bu hayırlı zümre, Kuran-ı Kerim de şöyle tasvir edilir. “ İşte onlar (o öne geçenler)mukarrabin (Allah’a yakın kılınan kimseler)dir. Naim (sonsuz nimetler) cennetlerindedirler (vakıa 56/11/12)

Adem olamaz ahsen-i takvim ile ekrem
Takvadır eden ehlini insan-ı mükerrem
İlm ü amel etmezse eğer kalbini tenvir
Şeytan kesilir nefs-i habisi ile adem

SALİH OLMANIN ŞARTI TÖVBE VE İSTİĞFAR
Tevbe; pişmanlıktır, geçmiş hataların verdiği iç sancısıdır. O gönülde alevlenen bir ateş, ciğerde iyileşmeyen bir yaradır. Eziyet veren elbiseyi ( kötü huyu ) atıp faydalı olanı giymek, kötü huyları iyi huylarla değiştirmektir. Küfürden imana dönmek kafirlerin, kötü işlerden iyi işlere dönmek fasıkların, kötü huylardan iyi ahlaka dönmek ebrarın, masivadan hakka dönmek nebi ve velilerin tevbesidir.
Avam günahtan havas gafletten tevbe eder…Enes bin malik (ra) peygamberimizin şöyle buyurduğunu rivayet eder. “Allah, kulunun tevbesine, çölde devesini yitirip, tekrar bulanınızın sevinmesinden daha çok sevinir”.
İstiğfar; geçmişte yapılan şeylerin şerrinden korunma isteğidir. Gelecekte olabilecek çirkin amellerin şerrinden korkulması nedeniyle korunma talebi ve bu talebin bir ifadesi olarak Allah’a dönüş de tevbedir. Eğer günah geçmişte yapılmışsa onun şerrinden korunma arzusu istiğfar, şayet günahın tekrar yapılmasından korkuluyor ve bir daha yapmama hususunda kalbin kesin bir kararı varsa bu da tevbedir.

“(Günahlardan) korunanlar, cennetlerde, çeşme başlarındadırlar. Rablerinin kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranırlardı. Geceleri pek az uyurlar ve seherlerde onlar istiğfar ederlerdi”(Zariyat 51/15-18). Övülen bu insanlar geceleyin namaz kılmak için kalkıp geceyi ihya ederken istiğfar etmeyi de sehere ertelerler. Çünkü o vakitte Allahuteala’nın rahmeti kullanın üzerine daha çok iner. “Sabredenleri, doğru olanları, huzurunda gönülden boyun büküp duranları, hayır için mal harcayanları ve seherde istiğfar edenleri görmektedir. (Ali imran 3/17)
Seherin kıymetini bilen Hz. Yakup as. da oğullarının“Ey babamız bizim günahlarımızın bağışlanmasını dile. Gerçekten biz günah işledik”. ( Yusuf 12/97) dediklerinde babaları Yakup as. hemen “dua edeyim” şeklinde bir cevap yerine gelecek zamana delalet eden bir cümle kurarak “sizin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim. Şüphesiz o bağışlayandır, esirgeyendir.” Müfessirler hz. Yakup as. dua ve bağışlanma talebini seher vaktine ertelediği görüşündedirler.

Tevbe, hazırlayıcı merhalelerden geçerek esas noktasına ulaşıyor ve ondan sonra kendisinden neticeleri vermeye başlıyor. Bu neticelerin en ileri meyvesi; Allah’ın kulun gönlünde ilham ve keşif yoluyla tecelli etmesidir. En günahkar kul bile, bu yolu izleyerek Allah’ın ilhamını alacak hale gelebilir. Hatta günahının büyük oluşu ondan dönenin tevbesinde ki büyüklüğe esas ettiğinden dolayı, böyleleri tevbelerinden sonra çok ileri manevi makamlara yükselebilirler. Peygamberimiz sürekli olarak “Allah’ım seni noksan sıfatlardan tenzih eder ve sana hamdederim. Allah’ım beni mağfiret eyle, sen tevbeleri kabul eden merhamet sahibisin. (Hakim, ibn-i mesud) şeklinde cenabı Mevla’dan niyazda bulunurlardı.

AHİRET, SALİHLER İÇİN EN GÜZEL KONAKTIR
Ebedi karargahımız ahiret, Salihler için en güzel mekan ve en güzel konaktır. “İşte yapmakta olduklarınıza karşılık kendisine varis kılındığınız cennet budur.” (Zuhruf, 43/72) davetiyesi ve Allah (cc) ‘ın rızasına ermesiyle cennete girerler. Cennete girmeyenler pişman olduğu gibi üst makamda olmayanlar, enbiya ulema ve şüheda ile Sıddıklar koltuğunda oturmayanlar da nedamet ve hasret çekerler.

SALİHLER AHİRETTE MANEVİ NİMETLERE ERİŞİRLER
Maddi nimetlerin yanında asıl manevi nimetlerle, Allah (cc)’ın cemaliyle bahşişleşenler ise peygamberi izam, evliya-i kiram, kutbulaktab, kutbulirşad, gavsı azam, ricalülgayb ve hakk’ın has kullarıdır. Yine onlar yüz elli ahlakla ahlaklanan; kanaatkar, Allah’a teslim, tevekkül ehli, haktan gelene razı, merhamet sahibi ve şefkatli, yumuşak huylu ve hayalı, tevazu ve vakar sahibi, rabıtalı, mürşid-i kabilin gönlünden akan manevi ırmaktan sulanan dervişlerdir. O güzel insanlar, Allah’ı görür gibi itaatütaatte bulunan muttaki ve mukarreb kimselerdir. Saydığımız bu müstesna kullar “ selam size; tertemiz oldunuz! Artık ebediyyen kalıcı kimseler olmak üzere buraya girin” (Zümer 39/73) diye ifade buyuran, vasfından aciz kalınan özel hazırlanan ve göz aydınlığı nimetlerin sunulduğu mükerremmekanda, melekler tarafında karşılanarak içeri alınırlar. “ancak bunda ( Cennete ve Cemale kavuşturan, nimet ve devlete erdirecek hususlarda ) yarışın” (Mutaffifin 83-26)
Düsturu ile istikamet üzere olan salih kullardır.Vel-hamdülillahirabbilalemin.

Ya Rab sivayı dilden al
Aşk u safa bahrine sal
Tehl-i hayatım eyle bal
Estağfirullah el-azim

Aç dide-i irfanımı
Pak et dil ü vicdanımı
Agah eyle canımı
Estağfirullah el-azim.

Kaynaklar
Manevi Yolculuğun Esasları : Ali Ramazan DİNÇ
Hayatı Zikirle Anlamlandırmak : Mehmet Sürmeli
Riyazü-s Salihin : İmam-ı Nevevi
Nefis Tezkiyesi : Said Havva
Kuranı Kerim ve Sünnete Göre Tasavvuf : Yaşar Nuri Öztürk