Menu
RAMAZAN FOLKLORUMUZUN  VAZGEÇİLMEZİ: RAMAZAN  DAVULCUSU
Deneme/İnceleme/Eleştiri • RAMAZAN FOLKLORUMUZUN VAZGEÇİLMEZİ: RAMAZAN DAVULCUSU

RAMAZAN FOLKLORUMUZUN VAZGEÇİLMEZİ: RAMAZAN DAVULCUSU

Ramazan, usul usul dolaşıyor şehrimizi...Önüne ne geliyorsa arındırıyor bir bir...Temizliyor kalplerimizi, ipekten bir dokunuşla...Çarşı- pazar, çiçek çiçek açıyor, ramazanın gelişini haber verircesine...Herkesin yüzü mütebessim bir ifadeye bürünüyor.
Ramazan, dolaşıyor sokak aralarını...Çocuklar karşılıyor, cıvıl cıvıl... Saklambaç, çizgi, akşam ebesi oynamak daha bir renkleniyor...Tarifsiz coşkular içinde, sokak aralarında oyunlar oynayan çocuklar için ramazan ayında, sürpriz heyecanlar, eğlenceler saklıdır. Ramazanı, çocuklar için, tatlı bir eğlenceye büründüren en önemli motif ise, “Ramazan davulcuları”dır. Gecenin sessizliği içinde, sokakları arşınlayan, kadim kültürümüzün taşıyıcıları ramazan davulcuları...Sahur vaktinden bir-iki saat öncesinden, davulunu omzuna asıp, sessiz sokakları bir bir dolaşarak, dilinde manileri ile bizleri sahura kaldıran bu garip insanların, çocukların muhayyilesinde, hep gizemli bir yanları olmuştur. Kimdir gecenin bir yarısı, herkes derin uykuda iken, pencere önlerine gelerek maniler söyleyen bu adam?

Çocukluğumuzda hepimiz, sokağımızdan her gece, birkaç köpek havlaması ile birlikte, davulunun sesini gittikçe daha yakından duyduğumuz, zihnimizde masal kahramanı görüntüsü uyandıran bu insanları, uykumuzdan uyanarak görebilmenin heyecanını duymuşuzdur.

Çocukluğumun ramazanlarını renklendiren, o kutlu zamanlara bambaşka çağrışımlar katan, kasabamızın ramazan davulcusu, “Tombalak Mehmed” i unutabilmem mümkün değil...Kır saçlı, zayıf yüzlü, kısa denilebilecek boyda ve lakabı ile tezat oluşturacak şekilde zayıf- kuru Tombalak, kasabanın en fakirlerinden ve küçücük evinde, kendi halinde yaşayan birisi idi...Onun gece sokaktan geçişini görebilmek için, evdeki büyüklerden gece bizi kaldırmaları için yalvarırdık. Fakat, her defasında sokağımızdan geçişini kaçırır, sadece davulunun sesi kalırdı kulaklarımızda.

Eski zamanlarda, ramazan davulcuları, ramazan yaklaşırken davullarının bakımlarını yaparlar, yanlarına sesi güzel bir de “mânici” bulurlar, on bir ayın sultanı ramazanı dört gözle beklerlermiş... Gece vakit ilerleyince, sokağın başından ramazan davulcusunun “gümbe de güm güm! Gümbe de güm güm!” sesi ile yanındaki mânicinin yanık sesi duyulurmuş gecenin derin sessizliğini bölercesine... “ İşte geldim iki büklüm / Üstümdedir davul yüküm / A benim ağalarım, selâmün aleyküm!”
Evlerin ışıkları yanıncaya kadar davul çalmaya ve mâni söylemeye devam ederler, sokakları arşınlarlarken, mânici susmaz: “Besmele ile çıktım yola / Selâm verdim sağa sola / A benim ağalarım,/ sahurunuz mübarek ola!” Ramazan geceleri, sokakların sessizliğinde, yaptıkları işe eğlence katmak ve sokak sakinlerinin sahur vakitlerine neşe verebilmek için mânici, arkadaşına takılarak latife yapardı: “Davulumun üstü kırmızı / Dün akşam gördüm yıldızı/ Arkadaşımı sorar isen / Camilerde kilim hırsızı!”
Mânici,hızını alamaz arkadaşı davulcuya takılmaya devam ederdi: “Eski cami direk ister / Söylemeye yürek ister / Benim karnım tok ama / Arkadaşımın canı börek ister!” Ramazan gecelerimize neşe katan, bu mübarek ayda geceleri, sessiz sokaklarımıza hayat veren ramazan davulcuları...Omzundaki davulunu döve döve, renkli mânilerini söyleye söyleye dolaşarak, sokaklarımızı bir tiyatro sahnesine dönüştürdüklerini söylersek pek de mübalağa etmiş olmayız.

Her geçen gün makineleşen hayatımızda, kültürümüze dair bir çok unsurun yok olduğunu görmekte ve giderek mutsuzlaşan ve sıradanlaşan toplumumuzda eksikliğini hissetmekteyiz. Geçmişte insanın hep ön plânda olduğu bir hayat süren insanımız, giderek sayısal (digital) ve mekanik bir hayat anlayışına kaymakta. Şimdilerde ramazan davulcularının gereksizliği ve geceleri insanların uykularını bölmesi tartışılmakta. Neymiş efendim, işportadan Çin işi bir çalar saat alacakmışız ve bu şekilde sahura kalkacakmışız. Yok efendim, bu çağda gece davulun ne işi varmış sokaklarda...Artık, ilköğretim öğrencilerinin bile elinden düşürmediği cep telefonlarının saati ile uyanabilirmişiz, oruçlu günlerimizin o mânâ yüklü vakitlerine...

Her şeyde gözlemlediğimiz yozlaşma, zamanla ramazan davulcularında da görülmüş olsa da, ramazan folklorumuzun bu kadim geleneğini hepten yok etmek yerine, yeniden ihya etmenin yollarını aramak daha doğru karar olsa gerek. Bütün reklam filmlerinde ve tanıtım afişlerinde, broşürlerinde ramazanın sembol motifi olarak kullanılan ramazan davulcularını, son zamanlarda bazı belediyelerin, sınavla belirlemesi ve eğitimden geçirmesi, takdire şayan bir yaklaşım olmuştur.
Ben her şeye rağmen, sokağımdan geçen siyah paltolu ramazan davulcusunu penceremde bekleyeceğim. Şimdilik, çocukluğumdaki ramazan davulcumuz Tombalak’ın söylemiş olduğu, o neşeli mânileri duyamasam da...