"çocuklara 'güzel, maşallah!' demeyin. 'güzel'le 'maşallah'
arasında nazarınız değer. 'maşallah, güzel!' deyin."
nakşî meşayihinden hacı hasip efendi (ks)
nesir ile şairin arasındaki irtibattan söz etmeden önce nesir kavramına sınırlamalar getirmekte fayda var. bugün, nesir kavramı içerisinde anlaşılan pek çok metin var, ben burada "kurmaca dışı nesir" ya da "sanatsız nesir" diyebileceğimiz bir sahayı kast ediyorum. bununla roman ve hikaye gibi türleri dışarda tutmaktan başka, uzun tür tartışmalarına sürükleyebilecek "deneme" gibi kavramları ve bunun yanında yazının kapsamını geniş tutmaya mecbur bırakacak diğer başka türleri de dışarıda bırakıyorum.
türkçe için çokça müracaat edilen nazım geleneğinin nesir geleneğine galip olduğu hükmü, türk şiirinin türkçeye kazandırdığı şekle bakarak itibar etmekten çekinmeyeceğimiz bir hükümdür. fakat burada nesir geleneği derken anladığımız şeyle, türkçenin nesir geleneğinden anlaşılması gereken şey arasında uzun bir mesafe var. islam alfabesiyle oluşturulan ve yukarıda sınırladığım nesir, büyük ölçüde kalemiyye ve "aksaray'a inmeyen" ilmiyye eliyle oluşmuş, bir imparatorluk birikimi olarak ortaya çıkmıştır. nesir ile nazmın kıyası için hukuk, ticaret, diplomasi gibi alanlarda üretilen nesirler hakkında metinbilim'in tartısından geçmiş analizlerinizin olması gerekir. bundan sonra ise tanzimat'la birlikte meydana gelmeye başlayan yeni nesrin yapısıyla bu analizleri birlikte okumak icap eder. bunların üstüne alfabe değişikliğinin tesirini de ekleyip modern nesre doğru uzanmanız gerekir ki nazım geleneği ile nesir geleneğinin mukayesesi için tatmin edici bir zemin tesis edilmiş olsun. bu şümullü meseleyi burada bırakıp şairle nesir arasındaki irtibata bakmaya çalışalım.
tanzimat öncesi şiirimizde şairlerin poetik tutumlarını, başka şairler hakkındaki fikirlerini ve türkçe dışında yazılan şiir hakkındaki fikirlerini yazdıkları şiirin içerisinde bulmak mümkündür. poetikanın nesir sahasına taşınması ise yeni bir durumdur ve modern türk şiirinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. modern türk şiirini kuran şairlerin bununla uyumlu olarak nesre müracaat ettikleri görülüyor. tanzimat'la birlikte şiirin yaygınlaşması ve dolaşımı için müracaat edilen araçların değişimi yani dergi ve gazete gibi periyodik neşriyat bu durumun ortaya çıkmasında önemli pay sahibidir. bu araçlar, yeni gelişen nesrin içeriğine ve yönüne de doğrudan şekil vermiş oldular. bunu, batı'daki nesir geleneğinin türkiye'ye tesiri olarak da adlandırabiliriz. ancak bundan daha güçlü bir tesir kaynağı olduğunu düşünüyorum. ismet özel'in "osmanlı klasik dönemi içinde şiir daha çok bulunç melesiydi yani vicdan meselesi idi. ama tanzimat sonrasında şiir daha çok bilinç meselesi olmaya başladı." ifadesinde yer verdiği bilinç kelimesinden söz ediyorum. buradaki "bilinç"ten ismet özel'in çokça andığı şiir kelimesinin arapça'da şuur kelimesiyle irtibatını anlamak gerek. özellikle tanzimat'tan sonra türk şiirinin siyasî karakterinin güçlendiği düşünülürse bu durum daha anlamlı hâle gelecektir. şiirin işlevi içinde bilincin öne çıkmasını gerektiren sebeplerin ve şiirdeki bu yeni durumun, poetikanın nesir sahasına taşınmasına katkıda bulunduğunu düşünüyorum. nesir yazmanın tabiatı düşünüldüğünde bu bilinç meselesiyle kurulan irtibat daha da makul gelecektir.
nasıl, şiir için bir sanat faaliyeti olmasının gereği olarak kendisinden önceki şiirle hesaplaşması, geçmiş ve gelecekle bilinçli bir ilişki kurması bekleniyorsa aynı beklentiyi nesir sahasında teşekkül eden poetik birikim için de kabul etmek gerek. ziya paşa'nın namık kemal'le, recaizade'nin muallim naci'yle tartışmalarından başlayarak ele alındığında türk şiirinin "teknik", "biçim" ve "yeni" gibi birçok kavramı ele alan süreğen poetik konuları tartıştığı ve poetik bir birikimin oluştuğu görülmektedir. bu birikim, modern türk şiiri için nesir sahasında şiir üstüne kalem oynatmanın vazgeçilmez bir noktaya ulaştığını, bir hesaplaşma meydanı oluşturduğunu gösteriyor. fakat buna rağmen poetik bakımdan gelişmişlik, türk şiirinin gelişkinliğiyle paralel değildir. modern nesrin problemleri ve şiir eleştirisinin problemleri hemen akla gelebilir ancak burada şairlerin nesirle kurdukları ilişki de gözardı edilmemelidir. modern türk şiiri, modern edebiyat içerisinde iddialarını yerine getirebilmiş bir türdür. modern şiiri kuran şairlerimiz, nesre müracaat etmişlerdir. dolayısıyla nesirde poetik üretimi dışlayan, küçümseyen bir tutum, modern şiirimizin tabiatıyla uyuşmayan bir tutumdur.
bugün edebiyat dergilerinde yer alan nesirlerin, daha özelleştirirsek şiir üstüne kaleme alınan nesirlerin büyük çoğunluğu şiir sanatını ortaya koymanın bilincine işaret eden bir poetik zenginliği, kavrayışı barındırmıyor. bu metinlerin önemli bir kısmı, bir dosya içinde yer alması için ya da yeni çıkmış bir şiir kitabı vesilesiyle ısmarlanmış metinlerden teşekkül ediyor. edebiyat dergilerinin çıkma sebepleri, dağıtım ve yaygınlaşma durumları dikkate alınırsa bu yazıların hangi işlevi görmek üzere orada yer aldığı kolayca anlaşılacaktır. bu genel manzara, bize, şairle nesir arasındaki münasebet hakkında da fikir vermektedir.
nesrin hâlihazırdaki yeri, nesre olan uzaklık ve düşmanlık bize aynı zamanda türkçeyle olan irtibatımızın durumu hakkında da haber veriyor. ortalama bir metni kaleme almak, derdini davasını vasat seviyede ifade edebilecek bir şair, dergilerde pek az bulunuyor. edebiyat dergilerinde tashihe muhtaç, anlatım-imlâ ve noktalama bakımından sorunlu metinler bulmak bugün çok kolay.
imlâ, noktalama ve anlatım gibi sahalarda teklif getirmesi, düşünce üretmesi beklenen kişilerin çoğu, yazdıkları yazılardaki imlâ-noktalama tasarrufu hakkında fikir sahibi olmaları şöyle dursun devletin belirlediği sathî kuralları tatbik etmekten dahi aciz durumdalar. “dilin imkanlarını zorlayan” ve “türkçenin sınırlarını genişleten” gibi klişelerle taltif edilen birçok şairin bu kıstastan değerlendirildiğinde türkçenin bırakın ufuklarını, vasat sınırlarını yoklamaktan dahi aciz olduklarını ifade etmek gerek.
ısmarlamaya terk edilen, klişelerle doldurulan, dil fakirliğiyle mustarip, kara propaganda ya da reklam mantığıyla manipülasyonların parçası olan, bir metin ortaya koymanın gerektirdiği özenden ve poetik bir niyetten mahrum, dergilerin arka sayfalarına bırakılan, üvey kalmış şiir yazılarını bir kenara koyun. esas, yazılan şiirden memnuniyetsizliğiyle poetik çabalar arasında ilişki kuran ve bundan poetik metin yazmak aleyhine bir kanaate ulaşan bir anlayış var ki bu, yukarıda tasvir ettiğim şiir yazılarının hâli pürmelali kadar vahimdir. hemencecik nesre yüklenmeye meyyal bu tutumun ortaya çıkmasında imparatorluk sonrası için orijinal, bize mahsus, bağımsız, modern bir nesir fikrinin teşekkül etmemesi kadar, kimi şairlerin nesir karşısında olumsuz bir tavır almaya hazır bir kafayı omuzlarının üzerinde taşıyor olması da önemli bir etken. ben, "maşallah" ile "güzel"in yazılma sırasını gözetebilen bilinçte bir nesir fikrinin, bu "kimi şairlerin" aşırı özgüveni için merhem olacağını düşünüyorum.