Menu
NAHİT SIRRI EFENDİ İÇİN BAHAR KASİDESİ
Deneme/İnceleme/Eleştiri • NAHİT SIRRI EFENDİ İÇİN BAHAR KASİDESİ

NAHİT SIRRI EFENDİ İÇİN BAHAR KASİDESİ

Çağdaşları Nahit Sırrı için demediklerini bırakmamışlar: Kız tabiatlı, ecnebi meşrepli, mühtedi, asabi, uyumsuz... Dille tacizi yetersiz görüp, elle taciz edenler de olmuş Nahit Sırrı’yı. Konak çocuğu Nahit Sırrı bu yüzden Avrupa özlemiyle Türkiye gerçeği arasında sıkışarak, tam da M. Kayahan Özgül’ün söylediği gibi teneffüs etmek istediği havayı hiçbir yerde bulamayıp, nefesini tutarak yaşamış, hep olmayanı özlemiş, gelmeyeni beklemiştir. Yayımlanmak üzere gönderdiği yazılar dergilerde, gazetelerde ayrlarca bekletilmiş, kitapları vaktinde yayımlanmamıştır. Buna rağmen ardında, Kırmızı ve Siyah (1929), San’atkârlar (1932), Eski Resimler (1933), Eve Düşen Yıldırım (1934) adlı 4 öykü, Kıskanmak (1946), Sultan Abdülhamid Düşerken (1957), Yıldız Olmak Kolay mı? (1996) adlı 3 roman, Sönmeyen Ateş (1933), Muharrir (1934) adlı 3 oyun, Yol Notları (1939), Bir Edirne Seyahatnamesi (1941), Kayseri, Kırşehir, Kastamonu (1955) adlı 3 gezi, Edebiyat ve Sanat Bahisleri (1932), Roman ve Hikaye Hakkında Bir Kalem Denemesi (1933), Hayat ile Kitaplar (?), Tarihi Çehreler Arasında (1933) adlı 4 deneme, inceleme, eleştiri, Eski Zaman Kadınları Arasında (1958) adlı bir anı, A. Sorel, A. Galland, P. Loti’den çeviri kitaplar ve yayımlanmayı, derlenmeyi bekleyen birçok Fransızca Türkçe metin bırakarak 1960’ta vefat etmiştir.

Fransız kalmayan, Osmanlı olmayan, Cumhuriyet idaresince benimsenmeyen Nahit Sırrı’yı unutmak isteyenlerce vefatı adeta fırsat bilinmiş; edebiyat tarihlerinde adına yer verilmediği gibi kitapları da tozlu raflara terkedilmiştir. Nahit Sırrı, Sultan Abdülhamit Düşerken’i dışında tüm eserlerleriyle okuruna ulaşabilmek için 1990’lı yılları, diğer bir söyleyişle, Enis Batur, Selim İleri, M. Kayahan Özgül ve Vadiye Bilgi’nin kendisini tanımalarını, eserleriyle ilgilenmelerini, uğraşmalarını beklemiştir. Son olarak, Zeynép la Courtisane ve Colére de Sultan’ın yayımlanmasıyla da (Haz.: Bahriye Çeri, Türkçesi: İlhan Alemdar, 2006) Nahit Sırrı külliyatı büyük oranda vefatından 45 yıl sonra tamamlanabilmiştir.

Nahit Sırrı’nın tez çalışmalarına konu olması da (1972’deki bir bitirme tezini dışarıda tutarsak) yine 1990’lı yıllarda mümkün olmuş, hayatı, sanatı ve eserleri konusunda yapılan son iki akademik çalışmaya birlikte de Nahit Sırrı artık bir kilometre taşı olarak Türk edebiyatındaki almıştır:

İlk çalışma, Ayfer Yılmaz’a aittir: “Nahit Sırrı Örik, Hayatı - Sanatı - Eserleri”

Ürün Yayınları’nca 2006’da Ankara’da kitaplaştırılan bu çalışmada, Nahit Sırrı Örik’in aile çevresi, öğrenimi, beslendiği kültürel kaynaklar, mizacı ve edebi şahsiyetiyle birlikte hayatı, tematik özetleriyle öyküleri, öykü kişilerinin meslekleri, sosyal rolleri ve cinsiyetleri ayrıntılı olarak verilmiş, aynı şekilde romanları da içerik bilgiyeri, tipleri, şahıs kadroları, kuşakları ve sosyal rolleriyle birlikte incelenmiştir. Ayfer Yılmaz, Nahit Sırrı’nın eserlerindeki sosyolojik unsurları daha çok öne çıkarmak istercesine, onlardaki sosyal hayatı, doğal ve sosyal çevre ile mekanları derinlemesine ele almıştır.

Nahit Sırrı’nın oyunları, seyahatnemeleri, edebiyatla ilgili yazıları, makaleleri, edebiyat görüşleri, edebiyat öğretimi, sinema, şehir planlaması, Batı edebiyatı, güzel sanatlar, Türk ve Batı tarihi konularındaki yazılarını da inceleyen Ayfer Yılmaz, Nahit Sırrı’nın kitaplarıyla ilgili geniş bir kaynakça ile çalışmasını tamamlamıştır.

Ayfer Yılmaz’ın 596 sayfalık bu çalışması, bir insan ve yazar olarak Nahit Sırrı’yı tüm yönleri ve tüm eserleriyle birlikte anlamak, konumlandırmak isteyenler için zorunlu bir başvuru kitabı niteliğindedir.

Diğeri, Bahriye Çeri’nin “Bir Cihan Kaynanası: Nahit Sırrı Örik” adlı çalışmasıdır.

Hece Yayınları’nca Ankara’da yakın zamanda kitaplaştırılan bu çalışmanın giriş bölümünde çalışmanın yöntemiyle ilgili bilgiler verilerek, Nahit Sırrı hakkındaki tezler, eksiklikleri ve yanlışlarıyla birlikte ele alınmış, ilgili dergi yazıları, kitaplar, edebiyat tarihleri, ansiklopediler, antolojiler ve sözlükler kısa içerik bilgileriyle zikredildikten sonra, “Bir Cihan Kaynanası: Nahid Sırrı Örik” başlığı altında yazarın hayat hikayesi sunulmuştur.

Eleştiri ve Kuram Yazıları, Nahid Sırrı Örik ve Türk Edebiyatı, Nahit Sırrı Örik ve Batı Edebiyatı, Araştırmalar, Eleştiriler, Ararştırmacılara Öneriler, Nahit Sırrı Örik ve Gezi Yazıları, Edebiyat Tarihinin Müsveddeleri, Nahid Sırrı ve Dil, Nahit Sırrı Örik ve Tiyatro, Nahid Sırrı Örik ve Sanat Eleştirisi dokuz bolüm başlığı altında yazarın sanat, edebiyat, yazarlar, edebiyat ve sanat eğitimi, dil ve tercüme konularındaki yazıları incelenerek, deyim yerindeyse Nahit Sırrı Örik’in zihin dünyasının, düşünme, anlama ve tanımlama tarz ve yöntemlerinin haritası çıkarılmıştır.

Nahit Sırrı Örik hakkındaki “unutuldu” ifadelerine katılmayan, bunun yazarın külliyatının ortaya çıkmamasından kaynaklanan yanlış bilgi ve bilgilendirmelerden beslendiğini, söz konusu akibetin Peyami Safa, Aka Gündüz gibi yazarlar içinde geçerli olduğunu söyleyen Bahriye Çeri, çalışmasını sonuç kısmındaki şu cümlelerle tamamlamıştır: “Nahit Sırrı, günlük hayattaki küçük ayrıntılara önem veren, yaşamın her alanıyla ilgilenen, her türlü soruna karşı duyarlı olan, zor beğenen ve kendi dahil her şeyi tenkid eden, ‘alternatif’ aydın tipinin ilk örneklerindendir. Çok meraklı ve harikulade bir gözlemci olmasını biraz da marijinalliğine bağlamak gerekir. Hem toplumun içinde olmak, hem de ona uyum sağlayamamak, dışlanmak, ya da tercih olarak dışarıda kalmak aidiyet sorunuyla da yakından ilintilidir. Aidiyet mefhumu olmayan, ne Batılı ne Doğulu, hem Batılı hem Doğulu olan Nahid Sırrı, Araftakilerdendir. Bir cihan kaynanasının bu kadar üretken olmasının sebeplerinden biri de aidiyetsizliğin yarattığı huzursuzluktur. Nahid Sırrı yaşamı boyunca düşündüğü gibi yaşayamayan biri olarak kalmıştır.”

Araştırma yöntemleri ve içerikleri açısından bakıldığında Ayfer Yılmaz’ın “Nahit Sırrı Örik, Hayatı - Sanatı - Eserleri” ile Bahriye Çeri’nin “Bir Cihan Kaynanası: Nahid Sırrı Örik” adlı kitapları, Nahit Sırrı’nın kişiliğine, eserlerine ve marijinal aydınlığına mahsus bir fotoğrafın iki parçası olarak değerlendirilebilir. Bu iki kitap birlikte okuduğunda Nahit Sırrı Örik için, bedelsiz olarak yazılmış, akademik bir bahar kasidesi tadı alınacaktır.