Kuzey Defterleri’nden:
Türkçe düşünen ve yaşayan birinin kuzeyi anlamaya çalışması bir çılgınlıksa eğer,
bu çılgınlığın boyutlarını büyütmeye değer.
…
rönesans öncesi cahil kilise erbabı “bir oku hedefine meleklerin
taşıdığını” söylerdi. çünkü ivme gibi değişen bir hız onlara akıl almaz
görünürdü. fakat ivme bulununca oku hedefe meleklerin götürmediği
anlaşıldı. kendimize ‘pozitivist’ dediğimiz anda, bu kez o okun
kuantlardan, kuantların sonsuz özünlü enerjiden yani nurdan
olduğunu anlıyoruz. her fizik olayın olduğu yerde “evren bilinci
melekler” hazır olduğuna göre “oku yine melekler hedefine
götürüyor” demek zorunda kalacağız. çünkü o okun “soyut, eksi
boyda ve eksi ağırlıkta” bir görünmeyen kopyası var. ok hedefine
gitmeden önce, o hayali ok gidip hedefi buluyor ve arkasından da asıl
ok bu izsürümü üzerinden geliyor. cam hayalen kırılıyor ve taş
geliyor. sonuç, nedenden önce geliyor.