Otobüs durakları genellikle kasvetli bekleyişlere sahne olan yerlerdir. Eğer işiniz aceleyse ya da bir yerlere yetişme telaşını o gün fazlasıyla üzerinizde hissediyorsanız, içinizin sıkıntısı sinirinizle bağıntılı bir seviyede yükselmeye devam edecektir. Kimimiz bu can sıkıcı durumu çevredeki taksi duraklarından birine yönelerek sona erdirecek, kimimiz dolmuşların gerçekten dolduğunun farkındalığını yaşayacak ve dolmuş şoförünün umursamaz tavrı karşısında durağa dönmek mecburiyetinde kalacaktır. Kendi pratik çözümlerimizi demokrasinin çareleri olarak görme durumumuz da bu merhalenin ardından ortaya çıkar: Otostop. İşte bizim maceramız da tam bu aşamadan sonrasına tebarüz ediyor. Bindiğimiz arabanın teybinden içeri, dinamik bir şekilde nağmeler sıçramaya başlıyor. Kim olduğunu bilmediğim ama sazı ve sesiyle beni mest eden muamma bir sanatkar, Konya’nın ismini tam çıkaramayacağım bir radyo frekansından bana ve yanımdaki dostum Burhan Yarımoğlu’na ses veriyordu.
Hadendi emmim dayım,
Kurusun domuz huyum.
Ablanı ben gaçırcem
Enişten olucem gayın.
Hop Diri Diri Dat Diri Dit Diri Dom
Şarkıda sürekli tekrar eden “Hop Diri Diri Dat Diri Dit Diri Dom” ibaresi bilincimin bir köşesine; geri çağrılmak üzere, geçici olarak bıraktım. Ta ki İbrahim Demirci’nin son kitabı Hay Hay Hayat’ı okuyana kadar. Kitapta bir isme dikkat kesildim. Özay Gönlüm... Oldum olası Türk halk müziğine ve yerel müziklere fazlasıyla hayranlığım mevcuttu. Erinmedim Youtube’den bu isme baktım. Biraz dinledim tam çıkıyordum ki işte o anlamını bilmediğim tek cümlelik kulağa hoş gelen kelimeyi gördüm. Hop Diri Diri Dat Diri Dit Diri Dom...
Benim tanışıklığım işte böyle başladı. Şimdi satırları okuyanlar arasında anlatacağım sanatçının ayrıntılı profilini beklemek sizi yanılgıya düşürebilir. Zaten biyografi okuyucusunun ülkemizde çok az olduğu düşünülürse bu sıkıcı işe de kalkışmak niyetinde değilim açıkçası. Gerçi son zamanlarda bu işi başarıyla ve kaliteli üslubuyla sürdürenler varsa da az önce de söylediğim gibi ben profil sunmayacağım. Amacımı da “müzik üzerine yerleştirdiğim pergelimi yine müzik ekseninde döndürme gayreti içinde” olarak tanımlayabilirim.
Yerel müziğin, her ne kadar değeri günümüzde anlaşılmasa da, kültrümüzde çok önemli bir yeri vardır. Bu işe yerel müzik diyebiliriz ancak bu bize sanatçısına yerel sanatçı deme cüretini veya hakkını kazandırmaz. Özay Gönlüm örneğinde olacağı gibi. Yerel müzik özellikle yörelerin veya bölgelerin dili ve kültürü açısından üzerinde özellikle durulması haiz olan bir konudur. Yerel müzikle ilgilenen sanatçıları (dikkat edimeli ki sanatçı diyorum, çalgıcı vs. ile karıştırılmaması gerekir.) dinleyenlerin dudak büküşleri ya da omuz silkişleri daha doğrusu teyzifan tavırları , bu müziğe duyulan saygının ve ilginin o kişide ne boyutta var olduğunu ölçer. Ancak yerel değerler üzerinden sanat üreten bazıları vardır ki gerek yorumları olsun gerekse yöresel mahiyetteki şarkı ve motifleri ülke çapında sunmaları onları içinde yaşadığı toplumda, kültürde ön plana çıkarır. Yöresel şöhretleri ülke geneline yayılır ki bu her şehirden ya da her bölgeden muteber bir hayran kitlesinin oluşması demektir. İşte o sanatçılardan biri de Özay Gönlüm’dür.
Söyleyişlerinde ki yerel özelliği ülke geneline sunan birkaç isim sayabiliriz. Örneğin halk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Aşık Veysel’in Sivaslı olduğunu ve eserlerini neredeyse bilmeyenimiz yoktur. Ülkemiz adına Aşık Veysel’in çok büyük bir değer ifade ettiğini söylemek hiç de afaki bir söz olmamakla birlikte yazmış olduğu eserlerdeki yerinde, hafif, sakin ama güçlü üslubu onu ön plana çıkarır. Karadeniz yöresinden ise Kazım Koyuncuyu bu alanda önemli sayabiliriz. Zira yapmış olduğu çalışmalar ve Karadeniz müziğinde yeni varyasyonlar denemesini ki buna örnek olarak ilk kez bir lazrock adı altında grup kurmasını gösterebiliriz.
Özay Gönlüm1942 yılında Erzincan’da dünyaya gelir. Ağız armonikası çalarak başladığı müzik hayatına, keman ve bağlama çalarak devam etti. Sazı kullanışındaki ustalık, kendine has üslubu, yöresel dilin inceliklerini ifadede ki başarısı ve yöresel dili kullanışında ki başarı kadar Türkçesinde ki duru belagatı... Gönlüm’ün sanatı adına nirengi noktalarından birini ise 16 yaşında Muzaffer Sarısözen’le tanışması olur. Zira Muzaffer Sarısözen Türk halk müziğinin folklorik açıdan gelişmesi parçaların derlenmesi adına ve yurttan sesler korusunun gelişmesi, disiplinize edilmesi açısından önemli yere sahiptir. Bugün 10000 müziği derlemek kolay olmasa gerek. Müzik derlemek sanıldığı kadar kolay bir iş değildir ki 19. yüzyıla kadar ciddi mahiyette yazıya geçmiş eserleri bulmamız zor. (Bunun aslında çok farklı sebepleri var ancak yazıyı çok fazla karmaşıklaştıracağı için bahsini açmıyorum) 19. yüzyıldan sonra müzik eserleri kağıda dökülmeye başlanmıştır. Ayrıca Maarif Teşkilatıyla ortak yapılan çalışmalarda Aşık Veysel’in keşfedilmesini de sağlamıştır. Sarısözen’in, Gönlüm’ü Yurttan Sesler Korosuna alması, Gönlüm’ün müzik serüveni açısından önemlidir. Ama Özay Gönlüm asıl şöhretini 1973 yılından sonra çalışmaya başladığı İzmir Fuarı’nda kazanmıştır. Çıkarmış olduğu 45’lik plaklar büyük ilgi görmüş, özellikle Ninemin Mektupları adlı plakları ile tavan yapmış ve birçok mektubu bu plaklara okumuştur. Gönlüm’ün taklit ve mizahi yönünün dikkate değer; takdire şayan oluşu Ninemin Mektupları’nda öne çıkar. Ege ama özellikle Denizli yöresinin konuşma ve fonetik özelliklerinden pasajlar, anlattığı hikayeleri ve fıkraları benim çok hoşuma gitti. Program ve konserlerine katılanlar olmuşsa zaten onlar canlı tanıklarıdır ve neden bahsettiğimi çok iyi bilirler.
Bir sanat adamı için herhalde en büyük yaratıcılıklardan biri de, bir müzik enstrümanı oluşturmasıdır. İçinde bulunduğu koşulları değerlendirip hem kendisinin hemde benzer mecralardaki sanat camiasındakilerin işlerini kolaylaştıracak, yepyeni bir müzik aletini sanat dünyasına kazandırmak, bir müzisyen için alkışlanılası bir durum olsa gerek. Bugün, Yaren adlı birbirine katmerlenmiş cura, bağlama ve çöğürden oluşan 3 sazlı enstrümanı ülkemize kazandıran Özay Gönlüm’dür. 42 ülke de konser vermiş olan Gönlüm çeşitli bakanlıkların reklam ve tanıtıcı programlarında da yer aldı. Kültür Bakanlığı Halk Geliştirme Merkezi’nde Repartuvar Kurulu Üyeliği ve jürilik görevlerinde bulundu. Bağlamanın yanında cura ve şelpe tekniğine de önem verdi; ki Ege yöresinde Ramazan Güngör ve Hamit Çine gibi isimler olmak üzere birçok kişiyle cura çalışmaları yapmıştır. Maliye Bakanlığının KDV reklamlarında oynadı. Çocuklara ve tarıma yönelik televizyon programlarında boy gösterdi. Televizyon hayatı TRT'deki THM İstekler Programı Gönlüm'ün son süreli yayını olarak, izleyicileriyle buluştuğu program olmuştur.
2000 yılı baharının ilk günü bir büyük sanatçımızı daha kaybettiğimiz tarih olarak hafızılara kazınıyordu. (1 Mart Çarşamba 2000) Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Hastanesinde solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden Özay Gönlüm’den geriye bize 3400 civarında derlediği halk türküsü tevarüs ediyor.
Ninemim Mektupları’ndan ufak bir bölüm:
Amanın yavrım. Geçenlerde bizim goca gapının önüne oturdum da fistanımı yameyodum len. Senin köpekçilerin Ali Irıza var ya o geçiverdi önümdem. Accık para gördüydü cavırın donuzunun cebi. Ne derler: Köpek neyleyecek tat geyiği tingilderken düşürüverir diye bir laf vardır aha o hesap. Len Ali Irıza yavrım accık gelde şu boyunu posunu görüverem deye ünnedim, çağırdım da dönüp bakmadı bile len. Yörüyüşünü accık seninkine benzetiyom da ondan çağırdıydım yavrım. Gelmeyice bi ağlevedim bi ağlevedim. Sesimi duyan gomşulardan Ümüşün Cennet, Güççüklerin Keleş Osman’ın garısı Gıdı Gıdı Zeynep, Gılkuyruk Zehra’nın Yalınayak Fadime hepiciği geldiler de bene mahana buluvediler len. Sonra Gıdı Gıdı Zeynep hedendi bize gidem gözel ninem, sen pek bunalmışın dedi. Bir döşşek atıverem altına, çay bişiriverem. Vadık gari. Essahtan döşşek atıvedi altıma gabasından. Hani öyle derler: “Erkek kısmı eşşeğinden, garı kısmı döşşeğinden belli olur” deye bi laf vardır, o hesap gömüldüm gittim içine gadar. Sonra çayımı içtim, accık darı patlatıvedi. Aşam oldu geç vakıtta tingildeye tingilde evimize geldim. Dün de mektubunu aldım Ormancı Ali Efendiye varıvediğidim okuyuvesin deye...
Derlediği ve TRT repertuvarına kazandırdığı bazı şarkılar:
Sobalarında Kuru Meşe
Osmanım Mendili Saman Sarısı
Asmam Çardaktan
Dam Ardıne Dolaştım
Elindedir Bağlama
Çöz de Al Mustafa Ali
Denizli'nin Horozları