Onlara şiirlerin destanı yazılmalı
İmanlı yüreklerdi gözlerinde cihanlar
Şanları altın ile tarihe kazılmalı
Gittiler korkusuzca şehid olmaya onlar
Çağrıldılar o gece bir yiğit tarafından
“Dostlarım, kesilecek tarihi yürüyüşümüz.
Uşaklar hazmetmiyor, sinelerinde figan
Boğacaklar zulümle, yüreklerinde nar, köz
Şu dirilişimizi, görülmemiş bir zaman
Çıkın dostlarım çıkın, kalmasın vatan öksüz”
Çıktılar sel misali her biri bir kahraman
Kimi eşi oğluyla, kimi tek bayrağıyla
O günden önce, tümü vatandaştı sıradan
O gün tarihleştiler fedakârlıklarıyla
Bu milletin yarını güneş gibi parlaktır
Evlatları böyleyse bu yurt şahlanacaktır
Kelimeler, süslerle müzeyyence gelsinler
Yüklü manalarıyla sonsuzluğa gülsünler
Parlatacakları şey emsalsizlik şanıdır
Gözlerden akan yaşlar, hüzün, hasret kanıdır
Bayraklarla gidenler, anlatmak sizi ne zor
Yeminle destanınız yüreklerimizde kor
Bir kadın, orta yerde, eşine sarılmış eş
Gözlerinde tüm cihan diyor Allah-u Ekber
Gelin namertler gelin avuçlarımızda güneş
Işığın düşmanları karanlık size makber
Bu bayrak, özgür bayrak asla düşmeyecektir
Siz düşeceksiniz siz çukurlarınıza birer
Birer kül gibi hiçliğe, mirasınız sade kir
Yokluğa kalacaktır, bizdense altın güher
Akif yaşamalıydı, destanı eşsiz şair
Çanakkale misali Akif haykırmalıydı
İkinci Boğaz Harbi efsanevi ve mahir
Bir kalem ister hemen Rumi anlatmalıydı
Öyle yüreklileri tarih görememiştir
Şehadete aşıklar her asır zuhur etmez
Kurşunlara yürümek nasıl büyük bir iştir
Çetinliği söylemek anlatmakla bitemez
Gece ve ışıklar var, sönük, güneş ışıklar
Zıtlar mahşeri Temmuz zemheri ve baharlar
Bir yanda kahramanlar öbür yanda alçaklar
Şehid arşa yükselir alçaklar çukurdadır
Yumruklar sıkılıyor köprüde kurşunlara
Yiğitler anlamışlar sırrını yaşamanın
Misk û amber kaynağı bakan yok yaralara
Melekler artlarında haykırıyor dayanın
Dayanın koç yiğitler, kaybetmek yok burada
Ölmek de büyük şandır, cesurca yaşamak da
Yürüyün koç yiğitler, eğlence yeri dünya
Asıl ve gerçek ölüm ona körce kanmakta
Ey şehidler, şehidler yürekleriniz hangi
Kutlu çerağdan ışık almıştı da o denli
Yanabildi, şehidler anlatmalı sizleri
Zamana ve de asra, varlık sizi bilmeli
Yumruklar ve yürüyüş zihnime nakışlanmış
Yiğitler gidiyordu kurşunlara korkusuz
Şanlı büyük destanı melekler alkışlamış
Dersek, fazla değil de az söylemiş oluruz
Kalkın diyorlardı içlerinden bazısı
Kalkın, eğilmek olmaz, bu kutlu, elmas kapı
Her zaman açılamaz, kalkın, eğilmek de ne?
Kurşunlar bize hayat, yükleri som şehadet
Kalkın canlar, kardeşler, an bu an, ya esaret
Ya zafer, başkası yok, ya onurlu bir hayat
Ya da boyun eğmeler, bir ömür zül, meşakkat
Çekilmez kurşunların ardındaki ufunet
Kalkın, eğmeyin asla hiç başınızı siz asla
Cesurlara ölüm yok, ölüm hep korkaklara
Bakın gülümsemekte kurşun ışıklarında
Ölümsüzlük, şehadet, şehadet ve şehadet
Eğilmek mi, o da ne, eğilen kim, kim, kim, kim
Biz o çağrıya lebbeyk deyip gelmişiz madem
Eğilmek mi, o nedir yürüyoruz yönümüz
Hayata, dirilişe, hepimiz biliyoruz
Kalkıp gidiyorlardı kurşunlara yiğitçe
Gözlerini kırpmadan ölümle yüzleşerek
O ölüm ki, korkulu şeydir, onunla mertçe
Karşılaşan nadirdir, her sine, öyle yürek
Taşımaz, kahramanlar kârı meydan okumak
Ürkütücü ölüme, ben buradayım demek
Üzerine yürümek. Boğaz kahramanları
Destanları sadece sizin gibi yiğitler
Serdengeçti yiğitler yazabilir destanları
Gülümsemiştir size Bedir'in aslanları
O anlar içinizde çağlayan heyecanı
Zırhlaşan, silahlanan, esip akan imanı
Görmek ve hissetmek isterdim feveranı
Sadece silahları inançlarıyla onlar
Sabah etmeye yemin, ant etmişlerdi kesin
Ümmetin karanlığa atılmaması için
Sabaha, aydınlığa kadar beraber orda
Duracaklardı kabus olmayacaktı rüya