Menu
DESTAN 15 TEMMUZ'A
Deneme/İnceleme/Eleştiri • DESTAN 15 TEMMUZ'A

DESTAN 15 TEMMUZ'A

Onlara şiirlerin destanı yazılmalı

İmanlı yüreklerdi gözlerinde cihanlar

Şanları altın ile tarihe kazılmalı

Gittiler korkusuzca şehid olmaya onlar

Çağrıldılar o gece bir yiğit tarafından

“Dostlarım, kesilecek tarihi yürüyüşümüz.

Uşaklar hazmetmiyor, sinelerinde figan

Boğacaklar zulümle, yüreklerinde nar, köz

Şu dirilişimizi, görülmemiş bir zaman

Çıkın dostlarım çıkın, kalmasın vatan öksüz”

Çıktılar sel misali her biri bir kahraman

Kimi eşi oğluyla, kimi tek bayrağıyla

O günden önce, tümü vatandaştı sıradan

O gün tarihleştiler fedakârlıklarıyla
Bu milletin yarını güneş gibi parlaktır

Evlatları böyleyse bu yurt şahlanacaktır

Kelimeler, süslerle müzeyyence gelsinler

Yüklü manalarıyla sonsuzluğa gülsünler

Parlatacakları şey emsalsizlik şanıdır

Gözlerden akan yaşlar, hüzün, hasret kanıdır

Bayraklarla gidenler, anlatmak sizi ne zor

Yeminle destanınız yüreklerimizde kor

Bir kadın, orta yerde, eşine sarılmış eş

Gözlerinde tüm cihan diyor Allah-u Ekber

Gelin namertler gelin avuçlarımızda güneş

Işığın düşmanları karanlık size makber

Bu bayrak, özgür bayrak asla düşmeyecektir

Siz düşeceksiniz siz çukurlarınıza birer

Birer kül gibi hiçliğe, mirasınız sade kir

Yokluğa kalacaktır, bizdense altın güher

Akif yaşamalıydı, destanı eşsiz şair

Çanakkale misali Akif haykırmalıydı

İkinci Boğaz Harbi efsanevi ve mahir

Bir kalem ister hemen Rumi anlatmalıydı

Öyle yüreklileri tarih görememiştir

Şehadete aşıklar her asır zuhur etmez

Kurşunlara yürümek nasıl büyük bir iştir

Çetinliği söylemek anlatmakla bitemez

Gece ve ışıklar var, sönük, güneş ışıklar

Zıtlar mahşeri Temmuz zemheri ve baharlar

Bir yanda kahramanlar öbür yanda alçaklar

Şehid arşa yükselir alçaklar çukurdadır

Yumruklar sıkılıyor köprüde kurşunlara

Yiğitler anlamışlar sırrını yaşamanın

Misk û amber kaynağı bakan yok yaralara

Melekler artlarında haykırıyor dayanın

Dayanın koç yiğitler, kaybetmek yok burada

Ölmek de büyük şandır, cesurca yaşamak da

Yürüyün koç yiğitler, eğlence yeri dünya

Asıl ve gerçek ölüm ona körce kanmakta

Ey şehidler, şehidler yürekleriniz hangi

Kutlu çerağdan ışık almıştı da o denli

Yanabildi, şehidler anlatmalı sizleri

Zamana ve de asra, varlık sizi bilmeli

Yumruklar ve yürüyüş zihnime nakışlanmış

Yiğitler gidiyordu kurşunlara korkusuz

Şanlı büyük destanı melekler alkışlamış

Dersek, fazla değil de az söylemiş oluruz

Kalkın diyorlardı içlerinden bazısı

Kalkın, eğilmek olmaz, bu kutlu, elmas kapı

Her zaman açılamaz, kalkın, eğilmek de ne?

Kurşunlar bize hayat, yükleri som şehadet

Kalkın canlar, kardeşler, an bu an, ya esaret

Ya zafer, başkası yok, ya onurlu bir hayat

Ya da boyun eğmeler, bir ömür zül, meşakkat

Çekilmez kurşunların ardındaki ufunet

Kalkın, eğmeyin asla hiç başınızı siz asla

Cesurlara ölüm yok, ölüm hep korkaklara

Bakın gülümsemekte kurşun ışıklarında

Ölümsüzlük, şehadet, şehadet ve şehadet

Eğilmek mi, o da ne, eğilen kim, kim, kim, kim

Biz o çağrıya lebbeyk deyip gelmişiz madem

Eğilmek mi, o nedir yürüyoruz yönümüz

Hayata, dirilişe, hepimiz biliyoruz

Kalkıp gidiyorlardı kurşunlara yiğitçe

Gözlerini kırpmadan ölümle yüzleşerek

O ölüm ki, korkulu şeydir, onunla mertçe

Karşılaşan nadirdir, her sine, öyle yürek

Taşımaz, kahramanlar kârı meydan okumak

Ürkütücü ölüme, ben buradayım demek

Üzerine yürümek. Boğaz kahramanları

Destanları sadece sizin gibi yiğitler

Serdengeçti yiğitler yazabilir destanları

Gülümsemiştir size Bedir'in aslanları

O anlar içinizde çağlayan heyecanı

Zırhlaşan, silahlanan, esip akan imanı

Görmek ve hissetmek isterdim feveranı

Sadece silahları inançlarıyla onlar

Sabah etmeye yemin, ant etmişlerdi kesin

Ümmetin karanlığa atılmaması için

Sabaha, aydınlığa kadar beraber orda

Duracaklardı kabus olmayacaktı rüya

Diğer Yazıları