İnsanlar için bir imtihan ortamı olarak dünya hayatını yaratan Allah, onlar için sayılamayacak kadar fazla nimet bahşeder. İhtiyaç duyacağı veya seveceği, haz alacağı tüm koşulları daha insanı var etmeden önce onlar için hazırlar. Soluyacağı hava, gökyüzünde süzülen birbirinden güzel kuşlar, sayısız çeşitlilik ve güzellikteki bitkiler, ruhu etkileyen estetik çiçekler, eşsiz nimetler, sevdiği insanlar, yüreğini coşturacak derecede güzel ve sevimli canlılar, kusursuz dengeler, mucizevi sistemler ve daha pek çok detayı Allah kulları için var eder...
İnsan dünyaya gözünü açtığı an, gereksinim duyduğu her şeyi hazır olarak bulur. Her şey korunmaya/beslenmeye muhtaç bu canlının minik boyutlarına ve yaşam koşullarına uygundur. Annesinin sütü dahi doğduğu dönemdeki tüm ihtiyacına yönelik olarak hazırdır. % 90’ı su olmasına rağmen…
Tüm yiyecekler, tüm dünya, tüm evren içeriğindeki her ayrıntıyla insanın yaşama şartlarına uygundur. İnsanın ise bunlara sahip olmak için hemen hiç çabası olmamıştır. Muhteşem bir denge ve düzen emrindedir. İnsana daha kendisi bile habersizken bunların hepsini bahşeden Allah’tır.
İmanı sevmek ve imanın verdiği coşkuyla maddi/manevi bütün güzelliklerden haz almak, inkarı ise çirkin görmek, -doğal gibi görünse de- gerçekte Allah'ın lütfuyla kavuşulan bir nimettir. İmanı kalplerde süsleyip çekici kılar Allah; inkarı da çirkin gösterir…
Allah aşkıyla bakarak her şeyde Rabb’inin tecellisini görebilenlerin aksine, inanmayanlar imanın içerdiği güzellikleri göremezler. Allah’tan uzak yaşayanların iç karartıcı, simsiyah, karanlık sisteminden zevk duyarlar. İnkar sistemlerinin içerdiği tüm pislikler ve kötülükler, onlar için ‘süslü ve çekici’dir.
Rabb’ini kesin bilgi ile tanıyan, O'nun kuşatıcı rahmetini görebilen, sevdiği/beğendiği her şeyin O'nun katından bir nimet olarak kendisine sunulduğunun bilincinde olan insan ise Allah aşkını doruğunda yaşar. Üstün imana ulaşan insan Allah dışında kimsenin hoşnutluğunu amaçlamaz ve Allah'tan gayrısından yardım ummaz. Kalbi sadece Rabb’ini anarak mutmain olur. Allah’ın hoşnutluğu için güzel işler yaparak, güzel ahlâkı yaşayarak, Allah'ın buyruklarına uyup, sınırlarını gözeterek mutlu olur.
Kuşkusuz bu güçlü ve kararlı iman, sayısız güzellikleri, rızıkları, nimetleri adalet, hikmet ve rahmet içinde taksim edip herkese nasibini veren Allah'ın lütfu sayesindedir.
İnsanı karanlıklardan nura, ‘O güçlü ve övgüye layık olanın dosdoğru yoluna çıkarması’ için bir de kitap indirmiştir Allah. İnsanın ihtiyacı olan her konuyu içinde bulduğu, doğruyu yanlıştan ayıracak, hangi davranışların Allah’ın hoşnutluğuna uygun olacağının tarif edildiği, hikmet dolu, yol gösterici bir kitap; Kur’an…
Yalnızca Allah’a yönelmiş kul, yaşamını, sonsuz aklı ve sanatıyla en güzel detayları yaratmış olan gerçek dostunun rızasına uygun olarak şekillendirecektir. Sevilmeye, yüceltilmeye, güvenilmeye, gerçek dost edinmeye tek layık olan Rabb’idir.
Akıl ve hikmet gözüyle bakabilen bir insan, bir kelebeğin kanatlarındaki yanardöner renklerde ve desenlerinde gördüğü sanat karşısında Allah'ın üstün ilmine daha yakından tanık olur. Allah, yarattığı tüm canlılara ayetlerini/güzelliklerini yerleştirir ve varlığının delillerini insanlara gösterir.
Ayrıntılarda Allah’ın müthiş yaratma sanatını görmek mümkündür. Yakından bakılan her şey, teferruattaki güzellikler Allah’a ‘yakin’liğimizi sağlar.
Allah en çok sevdiklerine en çok ayrıntı gösterir. Çünkü en çok onun Kendisini sevmesini ve kendisinden korkmasını ister. İnsanda her hücre sevgiye göre programlanmıştır. İnsanda Allah sevgisi yoksa bu her uzvuna yansır.
Yaratılmışlar arasında en aciz varlık insandır. Evrende ve kendi bedeninde onun hiçbir müdahalesi olmadan işleyen milyonlarca sistem yaratılmıştır. Evrende güneşin, ayın, yağmurun; bedeninde kalbinin, beyninin insanın kendi kontrolünde olduğunu düşünelim…Bunun düşüncesi dahi zorlar insanı. Bitkilerin bir gün fotosentez yapmaması durumunda yeryüzünde hayat duracak iken… Rabbi karşısındaki acziyle insan neyi kontrol edebilir, neyi egemenliği altında bulundurabilir?
Yakın takibini her an hissettiği Allah’ın gücüne ve kudretine sığınan ve O’nun kendisi için hep hayır olanı dilediğini bilen insanın, tek vekili de Allah’tır. Yalnızca Kendisine sığınılan, yarattıklarını nimetlendiren, sonsuz şefkatiyle çepeçevre sarıp kuşatan Allah’a gereği gibi teslim olmak en büyük konfordur.
Sürekli güzellikler yaratan Allah’tan başka, insanın vekil edinebileceği dost yoktur. O yaptığı her şeyi en güzel yapandır. Bize düşen; ancak Kendisine şükredilen, bütün varlığın diliyle yegane övülen Allah’ı bütün noksanlıklardan tenzih etmek, övmek, adını yüceltmektir…
“…Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)
O, merhamet eden, verdiği nimetleri iyi kullananları daha büyük ve ebedi nimetler vermek suretiyle mükafatlandıran, ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır, rahmet ve irade buyuran, sevdiğini sevmediğini ayırt etmeyerek sayısız nimetlere kavuşturandır. O Rahman’dır; Rahim’dir.